Altın Satmalı mı, Beklemeli mi? 2025 Emtia Tahminleri Şaşırttı!

2025 yılı itibarıyla küresel piyasalarda emtia fiyatları yeniden dalgalı bir seyir izlemeye başladı. Özellikle jeopolitik risklerin, merkez bankası politikalarının ve ABD-Çin ilişkilerindeki gerilimin tetiklediği gelişmeler, yatırımcıların gözünü yeniden altın fiyatlarının yönüne çevirdi.

2025 yılı itibarıyla küresel piyasalarda emtia fiyatları yeniden dalgalı bir seyir izlemeye başladı. Özellikle jeopolitik risklerin, merkez bankası politikalarının ve ABD-Çin ilişkilerindeki gerilimin tetiklediği gelişmeler, yatırımcıların gözünü yeniden altın fiyatlarının yönüne çevirdi. İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, altın ve değerli metaller piyasasındaki güncel tabloyu yorumladı. Altın düşer mi, kalıcı olur mu, yükseliş ne zaman başlar? İşte piyasaların merakla takip ettiği detaylar…

Jeopolitik Riskler Altını Yukarı Taşır mı?

Altın piyasasında yaşanan son geri çekilmeye rağmen Şant Manukyan, bu düşüşün kalıcı olmayabileceğini ifade etti. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler, Çin’in Tayvan üzerindeki hamleleri ve Hindistan-Pakistan gerilimi gibi jeopolitik risk faktörleri, yatırımcıları güvenli limanlara yönlendirebilir.

Manukyan, 8-10 Mayıs tarihlerinde Rusya’nın planladığı ateşkesin Ukrayna tarafından saldırı fırsatına çevrilmesi halinde, altın fiyatlarında ani bir sıçrama yaşanabileceğini belirtiyor. Bu gibi gelişmelerin, sadece finansal değil, politik ve stratejik etkilerinin de olduğunu vurgulayan uzman, bu risklerin kısa vadede volatiliteyi artırabileceğine dikkat çekiyor.

Kısa Vadede Geri Çekilme Mümkün, Ancak Uzun Vadede Destek Devam Ediyor

Altın fiyatlarının kısa vadede 3200 dolar seviyesinin altına doğru bir düzeltme yaşaması uzmanlara göre olası. Manukyan, özellikle küçük yatırımcılar açısından altın fiyatlarının yüksek seyrettiğini ve bu durumun talepleri geçici olarak baskılayabileceğini söylüyor.

Ancak bu geri çekilmenin bir fırsat penceresi olabileceğine de dikkat çeken Manukyan, uzun vadeli yönün hâlâ yukarı olduğunu vurguluyor. Merkez bankalarının dolar rezervi stratejilerine ve dolar likiditesine bağlı olarak altın talebinde yeniden artış görülebileceği öngörülüyor.

Merkez Bankaları Altın Talebini Ne Yönde Etkileyecek?

Altın fiyatlarının seyrinde etkili olan bir diğer önemli faktör ise merkez bankalarının alım stratejileri. ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere büyük merkez bankalarının, enflasyonla mücadele ve para arzı politikaları, altının ons fiyatında sert hareketlere neden olabiliyor.

Şant Manukyan’a göre, merkez bankaları dolar rezervlerini güçlendirme amacıyla bir süreliğine altın satışına yönelebilir. Ancak küresel bir likidite krizi sinyali alınması durumunda yeniden altına yönelerek fiyatların yükselişine katkı sağlayabilirler.

Bu durumda altın için asıl belirleyici unsur, sadece faiz politikaları değil, aynı zamanda jeopolitik istikrar ve sistemik riskler olacak.

ABD-Çin Rekabeti ve Bakır Talebi

Altın kadar dikkat çeken bir diğer emtia ise bakır. Manukyan, ABD’nin Çin’e yönelik ekonomik stratejisinin bakır talebini doğrudan etkileyeceğini belirtiyor. Çin’in üretim kapasitesinin zayıflaması durumunda bakır fiyatlarında ilk etapta düşüş yaşanabileceğini, ancak Batı dünyasında yeniden sanayileşme sürecine girilirse orta vadede güçlü bir artış beklentisi doğabileceğini söylüyor.

Bu durumun, genel anlamda emtia piyasalarında yön arayışına neden olduğunu ifade eden Manukyan, yatırımcıların “bekle-gör” politikası izlemelerinin doğal olduğunu dile getiriyor.

Gümüşte Spekülatif Yükseliş Beklenebilir

Altınla birlikte sıklıkla gündeme gelen bir diğer değerli metal olan gümüş, finansal sistemin merkezinde olmasa da yatırımcılar için cazibesini koruyor. Manukyan, piyasa koşullarının elverişli olması durumunda gümüşte ani ve spekülatif yükselişler yaşanabileceğini belirtiyor.

Altın fiyatlarında bir düzeltme tamamlandığında, fonların gümüşe yönelmesi ihtimali doğabilir. Bu da gümüşün kısa sürede altından daha yüksek oranlı yükseliş göstermesine yol açabilir.

Altın/Gümüş Rasyosu Ne Anlatıyor?

Altın/gümüş oranı üzerinden yapılan değerlendirmede, finansal sistemdeki belirsizlik devam ettiği sürece bu oranın 100’e kadar çıkmasının şaşırtıcı olmayacağını belirten Manukyan, sistemsel riskler normalleştiği anda ise bu oranın hızla 80’li seviyelere çekilebileceğini ifade ediyor.

Bu oran, yatırımcıların sistemik risk algısına bağlı olarak güvenli liman tercihlerinin yönünü de gözler önüne seriyor. ABD tahvilleri eski cazibesini yitirdiği anda, altın yeniden en güçlü alternatif konumuna yükselebilir.

İLGİLİ HABERLER