Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Çin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü'nün 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi'ne katıldı. Zirve dönüşü uçağında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, önemli temaslarda bulunduğunu kaydetti.
Zirvenin Anlamı ve Ülkeler Arası İlişkiler
Erdoğan, zirveye katılmalarının Türkiye'nin Asya ülkeleriyle olan tarihsel bağlarına ve Şanghay İşbirliği Örgütü'ne verdiği öneme işaret ettiğini vurguladı. Teşkilatın 10 üye ülkesinin toplam nüfusunun yaklaşık 3,8 milyar ve ekonomik gücünün 30 trilyon dolara yaklaştığını belirtti. Bu rakamlar, uluslararası platformda Türkiye'nin rolünün ne denli kritik olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, son yıllarda örgütün dinamik bir dönüşüm geçirdiğine dikkat çekti; ekonomik ve ticaret alanındaki iş birliğini artırarak etkisini artırdığını ifade etti. Türkiye olarak bu çabaları önemsediklerini ve bölgesel sorunların çözümüne katkıda bulunma gayretinde olduklarını belirtti.
Gazze Meselesi ve Çok Taraflı Diplomasi
Erdoğan, zirve sırasında Gazze'deki olayları gündeme getirdiğini belirtti. Türkiye'nin çok taraflı bir diplomasi izlediği vurgusunu yaptı. Çeşitli ülkelerin liderleriyle gerçekleştirdiği görüşmeleri aktaran Erdoğan, Gazze'deki yaşananları uluslararası arenada daha fazla dile getirme çabasını kaldıraç olarak kullandıklarını ifade etti. Bu bağlamda, ülkeler arası ticaret anlaşmalarını ve diplomat görüşmelerini artırmaya yönelik çalışmaları sürdürdüklerini de belirtti. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bu konuda Çin ile kurdukları dostane ilişkiler sayesinde daha dengeli bir ticaret hedeflediklerini ifade etti.
Uluslararası İş Birliği ve Türkiye'nin Rolü
Türk Cumhurbaşkanı, zirve çerçevesinde çeşitli ülkelerin liderleriyle yaptığı ikili görüşmelerin önemli başlıklarını paylaştı. Özellikle Rusya, İran, Pakistan ve Azerbaycan ile olan temasları dikkat çekti. Bu görüşmelerde, yalnızca ikili iş birliklerinin değil, aynı zamanda bölgesel güvenliğin de ele alındığını belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin rolü sayesinde birçok ülkede barış ve güven ortamının sağlanması yönünde adımlar atılmasını sağladıklarını ifade etti. Diğer ülkelerdeki siyasi ve insani krizlerin çözümünde Türkiye'nin aktif rol almasının önemine değinerek, uluslararası iş birliğini güçlendirecek önerilerde bulunduklarını aktardı.
Ekonomik İlişkiler ve Gelecek Vizyonu
Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesini arzuladıklarını söyleyen Erdoğan, iki ülke arasında karşılıklı yatırım ve ticaretin artırılması bağlamında iş birliği fırsatlarının değerlendirildiğini kaydetti. Ekonomik istikrarın sağlanması noktasında yürütülen çalışmaların, Türkiye'nin uluslararası alanda etkisinin artırılmasına yönelik katkı sağladığını belirtti. Sürekli büyüyen bir ekonomiye sahip olmanın önemli olduğuna vurgu yapan Erdoğan, sürdürülebilir kalkınma politikalarının hayata geçirilmesi konusunda ülkelerle ortak projelerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Dış Politika Stratejileri ve Sürdürülebilir Barış
Erdoğan, özellikle Suriye ve Ukrayna konularında Türkiye'nin pozisyonunu net bir şekilde ortaya koydu. Savaşların çözümünde barış odaklı bir yaklaşımın önemine dikkat çekerek, diyalog kanallarının açık tutulmasına vurgu yaptı. Türkiye olarak, uluslararası ve bölgesel sorunların çözüme kavuşması için etkili bir politika takip ettiklerini belirtti. Karşılıklı güven ve saygı ilkelerine dayanan bir iş birliği anlayışı benimseyerek, başarılı bir siyasi duruş sergilediklerini ifade etti. Bunun yanı sıra, ortaya çıkan krizlerin çözümüne yönelik yapılan girişimlerin uluslararası camiadan beklediği destekle daha da güçleneceğinin altını çizdi.
Filistin Sorununun Uluslararası Boyutu
Filistin konusunda uluslararası platformlarda Türkiye'nin sesinin duyulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu konuyla ilgili diplomatların özen göstermesi gerektiğini belirtti. Filistin'in bağımsız bir devlet olarak tanınmasının önemine vurgu yaparak, insan haklarının korunması ve özellikle Gazze'deki sivillere yönelik saldırıların derhal durdurulması gerektiğini ifade etti. BM Genel Kurulu'ndaki gelişmelere dikkat çekerek, Filistinli yetkililerin sesinin duyulması için çabaların artırılması gerektiğine değindi. Ayrıca, başka ülkelerin bu konudaki tutumlarının da dünya barışı açısından hayati öneme sahip olduğunu söyledi.
