Yarım asra yakın bir süredir kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu, Türkiye’nin siyasi yaşamında, uluslararası diplomasi sahnesinde ve kültürel tartışmalarda önemli bir yere sahip olmaya devam etmektedir.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun Tarihçesi
Heybeliada Ruhban Okulu’nun tarihi, Bizans dönemine kadar uzanmaktadır. Okul, Ümit Tepesi’ndeki Aya Triada Manastırı’nın temelleri üzerine inşa edilmiştir. 1844 yılında Fener Rum Patriği IV. Germanos’un teşvikiyle “Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu” ismiyle eğitim faaliyetlerine başlamıştır. Bu kurum, 127 yıl boyunca kesintisiz olarak eğitim vermiş; yalnızca İstanbul’daki Rum toplumu için değil, aynı zamanda tüm Ortodoks dünyası için de önemli bir din adamı yetiştirme merkezi konumunu üstlenmiştir. Mezunları arasında 12 İstanbul Patriği ve çeşitli ülkelerin dini liderleri bulunmaktadır. Ayrıca, okulun kütüphanesi, 120 bini aşkın kitap ve birçok nadir el yazması ile zengin bir arşiv sunmaktaydı. Bu arşiv, Antik Yunan döneminden 16. yüzyıl matbaalarına kadar geniş bir koleksiyonu kapsamaktaydı.
Okulun Kapatılma Sebepleri
Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapanmasının temel nedeni, 1971 yılında çıkarılan bir yasa ile ilişkilidir. Bu yasa, Türkiye'deki tüm özel yüksekokulların devlete bağlanmasını zorunlu kılmaktaydı. Ruhban Okulu ise özerk yapısını koruma amacıyla bu düzenlemeyi kabul etmemiş ve sonuç olarak kapılarını kapatmak zorunda kalmıştır. Patrikhane, okulun tüzel kişiliğinin bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay’a yaptığı başvurunun olumsuz sonuçlanması neticesinde, 127 yıllık eğitim geleneği sona ermiştir. Bu gelişme, yalnızca okulun mevcut durumu değil, aynı zamanda Türkiye'nin eğitim yapısı üzerindeki tartışmaları da derinleştirmiştir.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun Yeniden Açılma Olasılığı
Okulun tekrar açılması konusu, uzun bir süredir hem Türkiye’nin iç dinamiklerinde hem de uluslararası ilişkilerde tartışmalı bir mesele olarak kalmaktadır. 2012 yılında dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye ziyareti sırasında okulu yeniden açmakla ilgili olumlu düşüncelerini ifade etmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, geçmişte farklı liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerde, okulun yeniden faaliyete geçmesi konusunda taleplerin gündeme geldiğini belirtmiştir. Ancak bu süreçte herhangi bir somut karar alınmamış olması, tartışmaları sürdürmektedir. Destekleyenlerin görüşü, azınlıkların kendi eğitim kurumlarını kurma hakkı olduğu yönündedir. Buna karşılık, okulun açılmaması gerektiğini savunan kesim ise, bu durumun ekümenik bir etki yaratabileceği endişesini taşımaktadır.
Heybeliada Ruhban Okulu Günümüzde
Günümüzde, Heybeliada Ruhban Okulu hâlâ sessiz kalmaktadır. Yarım yüzyılı aşkın bir süredir öğrencisiz kalan bu bina, Türkiye’yi etkileyen kültürel ve diplomatik hafızada simgesel bir yer tutmaktadır. Okulun yeniden açılıp açılmayacağı belirsizliğini korurken, her yeni uluslararası diplomatik görüşmede konunun tekrar gündeme gelmesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun önemini ve gündemdeki yerini gösterir niteliktedir. Okulun tarihi ve kültürel mirası, Türkiye'nin azınlık politikaları ve uluslararası ilişkiler konusunda hala tartışma yaratmaya devam etmektedir.