1. İznik Gölü
Bursa'nın huzur veren sakinliği içinde yer alan İznik Gölü, tarih ve doğanın buluşmasına ev sahipliği yapıyor. Adını tarihî İznik ilçesinden alan göl, zengin biyolojik çeşitliliği, eşsiz manzaraları ve turkuaz sularıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Göl, yaklaşık 300 kilometrekarelik bir alanı kapladığı için adeta bir iç deniz gibi görünüyor. Özellikle ilkbahar ve sonbaharda, gölün çevresindeki ağaçlar ve bitki örtüsü, adeta renk cümbüşüne dönüşüyor. Kuş cıvıltıları ve hafif esen rüzgar eşliğinde, İznik Gölü'nün etrafında yürüyüş yapmak ziyaretçiler için doğa terapisine dönüşebiliyor.
Göl, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihî zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Antik dönemlerde Nikaia olarak bilinen İznik, gölün kıyısında yer alıyor. Bu bölgede pek çok tarihî kalıntı bulunuyor. Göl kıyısında ve içindeki tarihî yapılar, ziyaretçilere zamanın izini sürebilecekleri bir atmosfer sunuyor. İznik Gölü, su sporlarına meraklı olanlar için de bir cennet. Gölde yelkenli ya da sandal kiralayarak sakin suların tadını çıkarabilir, güneşin batışını izlerken huzur bulabilirsin. Ayrıca, gölün çevresindeki piknik alanları ve kafeler, ziyaretçilere keyifli bir mola imkânı sunuyor. İznik Gölü, kuş gözlemcileri için de önemli bir yer. Göçmen kuşların uğrak noktalarından biri olan göl, pek çok farklı kuş türüne ev sahipliği yapıyor.
Yazar Notu: Her yıl mart ve eylül aylarının 3. haftası İznik’te Ekinoks Festivali düzenleniyor. İznik’e bu tarihlerde gitmeni ve gün batımı saatlerinde gölü ziyaret etmeni öneririz.
2. Yeşil Camii
Yeşil Camii, İznik’in en önemli ve en çok ziyaret edilen tarihî yapılarından biri. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde inşa edilen bu muhteşem yapı, Çelebi Sultan Mehmed tarafından yaptırıldı. Caminin mimarı o dönemin ünlü mimarlarından olan Hacı İvaz Paşa. Süslemelerini ise yine dönemin ünlü şairi olarak bilinen Lamii Çelebi’nin babası olan Nakkaş Ali.
Camiye adını veren yeşil renkli çinileri en dikkat çekici özellikleri arasında yer alıyor. Bu çiniler İznik ve Osmanlı çini sanatının en güzel örnekleri arasında yer alıyor. Mihrap kısmında bulunan geometrik süslemeler yine o dönemin sanat anlayışı içinde değerlendiriliyor. Bu süslemelere ek olarak bitkisel motifler de sanat harikası olarak görülüyor. İlk dönem Osmanlı camilerinde sık görülen ahşap işçiliğini burada da görebilirsin. Pencere kapakları, minber, şadırvan ve korkuluklar ahşap oyma sanatının inceliklerini gösteriyor.
Caminin kapısının bulunduğu yerdeki taş oymacılığı oldukça dikkat çekici. Mukarnaslı kapı, yine burada bulunan yeşil taş ve kapının her iki tarafında bulunan dış mihraplar görenleri etkilemeye yetiyor. Yeşil Camii, İznik’in merkezinde yer alıyor ve kolayca ulaşılabilir. İznik’te mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alan bu eşsiz yeri mutlaka görmelisin.
3. İstanbul Kapı
İznik Surları içinde yer alan ve kentin dört bir yanında bulunan kapılardan biri olan İstanbul Kapı, adını İstanbul yolu üzerinden bulunmasından alıyor. Roma Dönemi'nde yapılmış olan bu yapı Bitinya eyaletinin valiliğini yürüten Plancius Varus tarafından inşa ettirildi. Onur Takı şeklinde planlanan kapı o dönemin zenginlerinden olan Nikaia'lı Gaius Cassius Khrestos'un mali desteği ile milattan sonra 1. yüzyılda yapıldı. 120 yılında kapının deprem dolayısıyla zarar görmesi sonrasında dönemin imparatoru Hadrianus tarafından yeniden inşa edildi ve günümüze kadar gelmeyi başardı.
İstanbul Kapı çevresinde 3. yüzyıla kadar sur duvarları bulunmuyordu. Ancak bu tarihlerde Gotlar tarafından istila edilen ve yağmalanan kent savunma stratejisine dönerek sur inşa etmeye ve iki girişi olan bir kapı inşa etmeye başlandı. Yine 13. yüzyıla kadar sur duvarlarının içine bir duvar daha ekleyen ve savunmasını güçlendiren İznik, bu anlamda zor ele geçirilen bir kent olmayı başardı.
4. Ayasofya Camii ve Müzesi
İznik Ayasofya Camii ve Müzesi, Bursa’nın ve İznik’in tarihî ve kültürel zenginliklerini yansıtan bir yapı olması ile öne çıkıyor. İznik’in tam merkezinde, dört kapılı surların içinde yer alan cami, hem Hristiyanlık hem de İslamiyet tarihine tanıklık etti. İznik Ayasofya Camii ve Müzesi’ni ziyaret ederek, bu eşsiz mirası yakından görebilirsiniz. Roma Dönemi'nde gynasium olarak inşa edilen noktaya Bizanslıların yapıyı eklemesi ile bugünkü Ayasofya Camii ortaya çıktı.
Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan İznik, 325 ve 787 yıllarında toplanan iki İznik Konsili’ne ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. Özellikle 787’deki İkinci İznik Konsili’nde ikonların (tasvirlerin) ibadette kullanımı burada karara bağlanmış. 1065 yılında İznik’teki büyük depremde yıkılan kilise daha sonra yeniden yapıldı ve bu yapıya beş yüzlü bir apsis ve kubbeli hücreler eklendi. İznik, 1331 yılında Osmanlı idaresine geçince bu yapı kiliseden camiye dönüştürüldü. Cami mimarisinin en önemli yapıları olan minare ve mihrap bu dönemde eklendi ve o dönemden itibaren cami olarak işlev gördü.
Anadolu’daki birçok yapıda imzası bulunan Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile camide restorasyon çalışması gerçekleştirdi. Nefleri ayıran destekleri değiştirdi ve büyük kemerler ekledi. İznik Ayasofya Camii, Kurtuluş Savaşı Dönemi'nde Yunan işgalciler tarafından ateşe verildi. Bugün hala o dönemin izlerini görebilmek mümkün. 2007 yılına kadar müze olarak kullanılan yapı, 2011 yılında cami olarak yeniden hizmet vermeye başladı.
5. İznik Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi
İznik, tarihî ve kültürel açıdan zengin bir ilçe olduğu için gezilecek ve görülecek pek çok yeri bulunuyor. İznik Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi de bu yerler arasında bulunuyor. Bu yapı, İznik’in sanat, tarih ve mimari mirasını yansıttığı için de oldukça önemli. Burası, Sultan I. Murat’ın annesi Nilüfer Hatun’un anısına 1388 yılında imarethane olarak inşa edildi.
- yüzyıl Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biri olan bu yapı, 1960 yılında müze olarak ziyarete açılan yapı, İznik ve çevresinden toplanan prehistorik dönemden Osmanlı Dönemi'ne kadar olan çeşitli eserlerin sergilendiği bir alan olması ile ünlü bir yer haline geldi. İlginizi çekebilecek eserler arasında Ilıpınar, Roma Tiyatrosu, İznik Çini Fırınları kazılarında çıkarılan buluntular, sütun başlıkları, lahitler, kabartmalar, ambonlar, steller, yazıtlar, çörtenler ve İslami mezar taşları sayılabilir. İznik Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi, yerleşim biriminde görülmesi gereken yerleri arasında bulunuyor. İznik’te gezilecek yerler noktasında listende mutlaka yer almalı.
Giriş ücreti
- Müze Kart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
- 08.00-17.00
6. İznik Kalesi
İznik Kalesi, kentin geçmiş dönemlerine ait önemli bir yapı olması ve yapıldığı dönemlerdeki savunma mekanizmasını göstermesi açısından önemli bir yer. Kalenin geçmişine bakacak olursak milattan önce 258 yılına kadar gitmemiz gerekiyor. Roma Dönemi'nde yapılan ilk kale çeşitli isimlerle anılan dört adet kapıya sahip. Bu kapılara ek olarak 12 adet de küçük tali kapılarının bulunduğunu ve 114 burca sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kale surlarının üzerinde, MÖ 3. yüzyıla ait bir savaş sahnesi kabartması görülebilir.
Kale, aynı zamanda önemli bir dini merkez olarak da kullanıldı. İznik’in önemli tarihî eserleri kale alanı içinde yer alıyor. Daha sonraları Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılan kale bugün tarih meraklılarını kendisine çekiyor. İznik Kalesi, İznik Gölü’nün kıyısında, yeşilin ve mavinin buluştuğu bir noktada yer alıyor. İznik Kalesi, hem tarihî hem de doğal güzellikleriyle görülmeye değer bir yer. Kaleyi gezerken, İznik çinilerinin renkli ve zarif desenlerine hayran kalabilir, İznik Gölü’nün manzarasını seyredebilir, kale surlarının sağlamlığını ve ihtişamını hissedebilirsiniz. İznik Kalesi, ilçeye gelen herkesin mutlaka uğraması gereken bir durak. Kale, Anadolu kültürünün önemli parçaları arasında bulunuyor.
Yazar Notu: Kale gezisinden sonra yakınlarında yer alan çini yapım dükkanlarını ziyaret etmeni öneriyoruz.
7. Lefke Kapısı
Lefke Kapısı, İznik’in geçmişine dönük bilgi veren ve görülmeye değer alanlardan birisi. İznik’in doğusunda, yer alan bu kapı, dönemin Roma İmparatoru Hadrianus zamanında inşa edildi. Genel özellikler açısında İstanbul Kapı ile benzerlik gösteren yapı, kentin antik zamanlarda Bitinye ve Pontus eyaletinin başkenti olduğunu gösteren yazıtlara sahip. O dönemin çok tanrılı dini sembollerini de içeren kapının kente bakan taraflarında Dionysos ve Herakles’in kabartmalarını görebilmek de mümkün. Avulu sistem ile inşa edilen Lefke Kapısı, Bizanslılar Dönemi'nde değiştirildi ve koridor şeklinde yola dönüştürüldü.
Kapının kemerleri ve hemen yanı başında yer alan çeşmesi günümüze ulaşmayı başardı. Kapının hemen yanında İznik Prokonsülü ve dönemin zenginlerinden olan Plancius Varus’un heykeli bulunuyordu. Fakat bu heykel yerinden söküldü ve bugün nerede olduğu bilinmiyor. Kapının yüksekliği 10-13 metre arasında değişiyor. İznik’i çepeçevre saran surların bir parçası olan Lefke Kapısı, kentin önemli giriş ve çıkış noktaları arasında yer alıyordu. Himayesi altına girdiği her devlet tarafından restore edilen bu kapı günümüzde turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Lefke Kapısı, İznik’in ziyaret edilmesi gereken alanları arasında yer alıyor. Kapıyı 24 saat boyunca ücretsiz şekilde görebilme şansın bulunuyor.
8. Yenişehir Kapı
İznik’in antik dönemdeki savunma hatları arasında yer alan Yenişehir Kapı, İznik'in en önemli tarihî yapıları arasında sayılıyor. Antik Nikaia kentinin güneyinde bulunan ve giriş kapısı niteliğinde olan Yenişehir Kapı, MS 1. yüzyılda Roma Dönemi'nde yapıldı. Kapı, dikdörtgen planlı bir surun ortasında yer alıyor. Bu surun her iki yanında birer burç bulunuyor. Kapının söveleri (kenarlıkları) granit sütunlardan oluşması oldukça önemli bir detay. Hemen üzerine bir granit sütun yerleştirilmiş olması da birçok sanat tarihçisi için etkileyici bir nokta. Sütun üzerinde, Roma İmparatoru Domitianus'un (MS 81-96) portresini görebilirsin.
Kapının kemeri ise tuğladan inşa edildiği yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkarıldı. Yenişehir Kapı, İznik'in fethi sırasında Osmanlı ordusunun giriş kapısı olarak kullanılmış olması önemli bir detay. 1331 yılında Orhan Gazi komutasındaki Osmanlı ordusu, İznik'i Bizans İmparatorluğu'ndan fethederken bu kapıyı kullandı ve Osmanlı ordusu, Yenişehir Kapısı'ndan kente girerek İznik'i ele geçirdi. Yenişehir Kapı, günümüzde de İznik'in önemli bir tarihî ve turistik cazibe merkezi haline geldi. Kapı, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.
9. Kırgızlar Türbesi
Kırgızlar Türbesi, ilçenin en önemli tarihî yapıları arasında yer alıyor. 14. yüzyılın ilk yarısında, Orhan Gazi Dönemi'nde inşa edilmiş olan türbe, İznik’in Selçukluların fethi sırasında şehit düşen Kırgızların anısına yaptırıldı. Bu nedenle türbede Selçuklu etkisini görebilmek mümkün. Kare planlı olan ve kuzey-güney eksenli olarak inşa edilen türbenin tonozlu bir giriş eyvanı ve kubbeli mekanı bulunuyor. Kubbe kısmı ve giriş eyvanı tuğla ile örülerek yapıldığı görülebiliyor. Yine türbenin binası içinde o dönemin en gözde süsleme tekniği olan kalem işini görebilmek de mümkün.
Günümüzde iyi durumda olan eserler arasında bulunan türbenin iç kısımlarında bazı tahribatların olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle türbenin tam olarak kaç tarihinde yapıldığı bilinmiyor. Kırgızlar Türbesi, İznik'in Osmanlılar Dönemi'nde önemli bir yerleşim yeri olduğunu ve buraya önem verdiklerini gösteriyor. Ayrıca, türbenin Osmanlıların İznik'i fethi sırasında inşa edilmiş olması, ilçenin tarihî önemini daha da artırıyor. Mekan, günümüzde de İznik'in önemli bir kültürel mirası olarak korunuyor. Türbe, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.
10. Sualtı Bazilikası
İznik’in önemli eserleri arasında bulunan ancak bugün göl sularının altında bulunan Sualtı Bazilikası, görülmeye değer alanlar arasında bulunuyor. Gölün 50 metre açığında yer alan ve yaklaşık 3 metrelik derinlikte bulunan bu bazilika, Bizans’ın en önemli eserleri arasında sayılıyor. Doğu Roma İmparatorluğu’nun ilk günlerinde yaptırılan bu eserin 1600 yıl önce inşa ettirdiği düşünülüyor.
Günümüzde çok popüler olan sualtı arkeolojisi için de önemli bir yer. Üç nefli bir yapıya sahip olan bazilikada narteksli ve apsisli bir yapı bulunuyor. Bazilikanın duvarları ve sütunları o dönemin anlayışı olan mermerden yapılmış. İç kısımda ise geometrik şekillere ek olarak bitkisel motifler de yer alıyor. Bazilikanın bir kilise ve manastır olarak kullanıldığı düşünülüyor. Doğu Roma İmparatorluğu'nun en önemli dini merkezlerinden biri olan İznik'te inşa edilmiş olması nedeniyle de önemli bir yere olduğu da tarihçiler tarafından düşünülüyor.
Bazilikanın bazı kaynaklara göre 8. yüzyıldaki 740 depremi bazılarına göre ise 11. yüzyıldaki 1065 depreminde yıkıldığı ve göl sularının altında kaldığı düşünülüyor. İznik Sualtı Bazilikası, özellikle yabancı turistlerin ilgi gösterdiği bir alan.
Yazar Notu: Bazilika bakım çalışmaları nedeniyle kapalı.
11. Nikaia Antik Kenti
Nikaia Antik Kenti, İznik’te geçmişi Antik Çağa dayanan, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir yerleşim birimi. Kültürel ve dini açıdan zengin bir miras barındıran bu antik kent, tarih severlere benzersiz bir deneyim sunuyor. Efsaneye göre kenti Yunan tanrılarından Dionysos kurdu. Kentin ismi Büyük İskender’in buraya fethetmesi sonrasında komutanlarından Lysimakhos’un karısı Nikaia’dan geliyor. Komutan harabe olan kenti yeniden ayağa kaldırdığı için sonrasında bu ismi verdiği düşünülüyor.
Roma Dönemi'nde ise, Pompei bu kenti ihya etmek için geniş arazileri şehre bağışladı. Rakip kent olan Nikomedia’nın ortaya çıkması ve onun gelişmesi ile birlikte kent tamamen önemini yitirmeye başladı. Nikaia Antik Kenti'nin tarihi, Hristiyanlık tarihi ile de iç içe. İznik Konsili olarak bilinen iki önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Bu toplantılarda, Hristiyan inancının temel doktrinleri belirlenmiş ve kilisenin kurumsal yapısı şekillenmiş.
12. Tacir Kanyonu
Tacir Kanyonu, İznik’te bulunan Tacir Köyünün yakınlarında yer alan ve buraya özgü doğa harikası yerler arasında sayılan eşsiz bir yer. 15 kilometre uzunluğunda bir kanyona sahip olan bu harika mekanda 236 tane irili ufaklı şelale ve 64 havuzun yer alması birçok kişinin dikkatini çekiyor. Özellikle doğa tutkunlarını etkileyen bu yerde birbirinden güzel fotoğraflar çekebilirsin.
Tacir Kanyonu, doğa yürüyüşüne meraklı olan kişilerin de uğradığı yerler arasında bulunuyor. Yarı profesyonel yürüyüşçüler tarafından tercih edilen bu yerde 3 metrelik iple kaya tırmanışı da yapılıyor. Elbette bu yürüyüşler rehberler eşliğinde gerçekleşiyor. Burada doğanın tüm güzelliklerine tanık olabilir ve şelalelerde serinleme şansı elde edebilirsin.
Kanyon, Türkiye’nin saklı harikalarından birisi olarak biliniyor. Doğa ile iç içe, eğlenceli ve unutulmaz bir deneyim yaşamak isteyenler için ideal bir seçenek olabilir.
Yazar Notu: Kanyonda yürüyüşe çıkacaksan yakınlarda alışveriş yapacağın yer bulunmadığı için yanına atıştırmalık almanı tavsiye ederiz.
13. Süleyman Paşa Medresesi
Orhan Gazi’nin oğlu olan ve Rumeli Fatihi olarak anılan Süleyman Paşa adına yaptırılan bu medrese, kuruluş dönemlerindeki Osmanlı mimarisini anlamak için harika bir yer. İznik’in Osmanlı Dönemi eserleri arasında önemli bir yere sahip olan bu mekan, 14. yüzyılda yaptırıldı. Medresenin geçmişi ve mimarının kim olduğu kitabesi kaybolduğu için bilinmese de 1335-1359 yılları arasında inşa edildiği tahmin ediliyor. Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden olan medrese U planlı olacak şekilde yapıldı.
Bir avlusu bulunan medresenin, bu avlu etrafında bir dershane ile 11 adet öğrenci hücresi yer alıyor. O dönemin en çok kullanılan yapı malzemelerinden moloz taş ve tuğla kullanılarak inşa edilen mekanın bazı noktalarında antik Roma sütunlarına rastlamak da mümkün. Bu medresenin ilk alimleri arasında Şerefüddin Davud el-Kayserî ve Taceddin Kürdî gibi isimler yer alıyor. İznik Süleyman Paşa Medresesi, günümüzde restore edilerek çini çarşısı olarak kullanılıyor.
Medreseyi ziyaret ederek, hem Osmanlı Dönemi'nin eğitim ve kültür hayatına tanıklık edebilir, hem de İznik’in geleneksel sanatlarını yakından görebilirsin. İznik Süleyman Paşa Medresesi, İznik’in kültürel mirasını koruyan ve yaşatan bir yapı olarak görülmeye değer alanlar arasında bulunuyor.
Yazar Notu: Süleyman Paşa Medresesinde yer alan mekanlarda bir kahve içmeni ve çini yapımını izlemeni tavsiye ediyoruz.
14. Sansarak Kanyonu
Sansarak Kanyonu, İznik ilçesine bağlı Sansarak Köyünde bulunan doğa harikası bir yer. Burası, ormanların derinliklerinde saklı kalmış, muhteşem manzaralar sunan, el değmemiş bir cennet olarak seni etkileyecek. Sansarak Kanyonu’nda, yedi kilometrelik zorlu bir trekking parkuru bulunuyor. Bu parkur, doğa yürüyüşü yapmayı sevenler için ideal bir seçenek. Parkur boyunca, kanyonun içinden akan suyun sesi, kuşların cıvıltısı, ağaçların yeşilliği ve çiçeklerin renkleri yürüyüşün boyunca sana eşlik edecek.
Sansarak Kanyonu’na giderken, beş yüz yıllık bir Osmanlı köyü olan Sansarak Köyü’nü de ziyaret edebilirsin. Köyde, tarihî köy evlerini, köy kahvehanesini, köy camisini ve köy meydanını görebilirsin. Köyden fırında pişmiş köy ekmeği, organik sebzeler ve atıştırmalık alabilirsin. Bunlar, kanyon gezisinde yemen için yeterli olabilir. Yol boyunca, İznik Gölü’nün güzel manzarasını da seyredebilirsin.
Yazar Notu:Kanyondaki parkurun bazı bölümleri sulu olduğu için yanına yedek kıyafet ve ayakkabı almalısın.
15. İznik Çini Fırınları
Dünyanın en güzel çinilerinin üretildiği ve yüzyıllardır bu mesleğin devam ettiği İznik’te bu alanda tarihî bir alan da bulunuyor. İznik Çini Fırınları, bu sanata meraklı olan ve tarihçesini merak edenlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor. 14. ve 17. yüzyıllar arasında faaliyet gösteren bu fırınlar 1965 yılında keşfedildi ve o tarihten bu yana çalışmalar sürüyor.
İznik Çini Fırınları içinde üretilen ürünlerin büyük kısmı Osmanlı Dönemi'nde inşa edilen yapılarda kullanıldı. Bugün Anadolu’nun herhangi bir yerinde bulunan Osmanlı eserinde İznik’te üretilen çinileri görmek mümkün.
İznik çinilerinin özelliği, kendine özgü mavi-beyaz renkleri ve zengin desenleri. Bu çiniler, bitkisel motiflerin yanı sıra, insan figürleri ve geometrik desenler de kullanılarak yapıldığı için önemli bir yere sahip. İznik çinilerinin kalitesi, hem malzemelerinin kalitesi hem de üretim tekniklerinin ustalığı ile ölçülüyor. Yapılan kazılarda bugüne kadar 10 adet fırın ortaya çıkarıldı. İznik Çini Fırınları, hem tarihî hem de kültürel açıdan büyük önem taşımasının yanı sıra kentin kimliğini de gözler önüne seriyor.
16. Hacı Özbek Camii
İznik, hem Hristiyanlık hem de İslam Dönemi'ne ait tarihî yapıları ile öne çıkıyor. Hacı Özbek Camii de bu anlamda önemli bir yapı. Hacı Özbek Bin Muhammed tarafından 1333-1334 yılları arasında yaptırılan bir eser. Kare planlı olan camii, taş ve tuğla kullanılarak inşa edildi. Kubbesi, dört paye üzerinde yükseliyor. Caminin giriş kapısı, sivri kemerli bir niş içinde yer alıyor. Kapının üzerinde, bir kitabe bulunuyor ve burada camiyi kimin hangi tarihlerde yaptırdığı ile ilgili bilgiler yer alıyor. Bu aynı zamanda kitabesi günümüze ulaşan en eski Osmanlı camisi olmasını da beraberinde getiriyor.
Erken Osmanlı mimarisinin en önemli eserleri arasında yer alan bu yapı, tek şerefeli bir minaresi ve tek kubbesi ile dikkat çekiyor. İç mekanda bulunan sadelik ise pek çok kişinin ilgisini cezbediyor. İznik’in ilk İslam eserlerinden birisi olan Hacı Özbek Camii, mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
17. Göl Kapı
İznik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olmayı başardı. Bu dönemlerde İznik'te birçok tarihî yapı inşa edildi ve Göl Kapıda bunlar arasında yer alıyor. Göl Kapı, İznik'in batısında yer alıyor ve Lefke Kapısı'ndan devam eden ana caddenin sonunda konumlanıyor. Kapı, dikdörtgen bir plan üzerine inşa edildi. Yapının iki yanında diğer kapılarda olduğu gibi kuleler bulunuyor. Kuleler, moloz taş ve tuğladan yapıldığı ve kapının kemerinin kesme taştan inşa edildiği yapılan çalışmalarda tespit edildi.
Göl Kapı, Roma Dönemi'nde inşa edildiği düşünülüyor. Kapının, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de onarım görmüş olduğu biliniyor. Bu yapı, İznik'in en önemli tarihî eserleri arasında görülüyor. Ancak, günümüze yalnızca kalıntıları ulaştığı için diğer kapılar gibi ayrıntılı bir inceleme yapamayabilirsin. Bu kapının yıkılmasının ana nedenleri arasında depremler ve savaşlar gösteriliyor.
Yazar Notu: Göl Kapı, konum itibarıyla İznik Gölü’nün yanında yer alıyor. Burada gün batımını izlemeni tavsiye ediyoruz.
18. Antik Roma Tiyatrosu
İznik’teki Antik Roma Tiyatrosu, kentin kuzeyinde bulunuyor. İznik Surlarının dış kısmında yer alan tiyatro, ülkemizde görülen diğer antik tiyatrolar gibi tepelik bir alana değil, düz bir yere yapılmış. Tonozlarla yükseltilerek seyirci yerleri oluşturulan tiyatro bu anlamda Türkiye’de tek. Tiyatro, Roma İmparatoru Trajan tarafından milattan sonra ikinci yüzyılda yaptırıldı. Tiyatro, 15 bin kişilik devasa bir kapasiteye sahip olan mekanın sahne binası ise üç katlı olacak şekilde inşa edildi. Ancak bu yapıdan günümüze kadar ulaş sadece ilk katı oldu.
Tiyatronun giriş kapısı sayısı üç ve bunlar tamamen ayrı dört ana mekandan oluşuyor. Dönemin eğlence anlayışı olan gladyatör dövüşleri ve diğer sanatsal faaliyetlerin hemen hepsi burada gerçekleşti. Roma’dan sonra Bizanslılara geçen kentte tiyatro kullanılmaya devam etse de 13. yüzyıldaki İznik depreminde hasar gördü. Antik Roma Tiyatrosu, yüzyıllar boyunca toprak altında kaldıktan sonra 1950’li yıllarda keşfedildi ve yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkarıldı.
19. Dikilitaş
İznik’in en önemli eserlerinden ve antik çağdan bu yana ayakta kalmayı başarmış yapılarından birisi olan Dikilitaş, kentin 5 kilometre dışında yer alıyor. Roma Dönemi'nden kalan anıt eser, 12 metre yüksekliğinde ve 2 metre genişliğinde olması ile dikkat çekiyor. Dikilitaş, Mısırlılardan Romalılara geçen bir yapı kültürü olduğu için sıklıkla kullanıldı ve imparatorluğun çeşitli yerlerinde bu eserler yapıldı. İznik’teki bu eserde beş adet mermer blok kullandığı incelemeler sonunda tespit edildi. Kare prizma bir kaidesi bulunan dikilitaşın bu alanı 2 metre genişliğinde ve 3 metre yüksekliğinde.
Taşın üzerinde tarihî ile ilgili bilgileri veren Grekçe bir kitabe bulunuyor. C. Cassius Philiscus anısına yazılan bu kitabede Philiscus'un, C. Cassius Asklepiodotus'un oğlu olduğu ve 83 yıl yaşadığı gibi bilgiler yer alıyor. Bu taşın aslında Philiscus’un mezarının bulunduğu yeri işaret ettiği için dikildiği de düşünülüyor. Dikilitaş bugün İznik’te en fazla ziyaretçi çeken mekanlar arasında yer alıyor.
20. Mahmut Çelebi Camii
Osmanlı’nın İznik’teki son dini eseri olan Mahmut Çelebi Camii, 1422 ve 1423 yılları arasında dönemin önemli devlet adamlarından olan Çandarlı Hayrettin Paşa’nın torunlarından olan Mahmut Çelebi tarafından yaptırıldı. Erken Osmanlı mimarisinin anlayışı olan kare planlı yapı bu eserde de bulunuyor. Üzerinde bulunan sekizgen kasnak kubbe caminin tepesini güzel bir şekilde örtüyor. Minare kısmının ise silindirik ve tek şerefeli olacak şekilde inşa edildiği görülüyor. Yaklaşık olarak 30 metrelik yüksekliği bulunuyor.
Yapının iç mekanı, iki sıra halinde 12 adet sütun üzerine bindirilmiş. Sütunlar, kare kesitli olup, mermerden yapılmış. Böylece ağırlığı hem eşit bir şekilde taşıyor hem de sağlam bir şekilde yapıyı taşıyor. Mahmut Çelebi Camii, buraya gelenlerin görmesi gereken eserler arasında yer alıyor.
21. Hipoje
Hipoje, yeraltı mezarlarına verilen bir isim. İznik’te yer alan Hipoje, 4. ve 5. yüzyıllara tarihleniyor. Elbeyli köyünde yer alan bu tarihî mezarlar, dikdörtgen bir mezar yapısına sahip. Duvarları ve tonozu, Erken Hıristiyanlık Dönemi freskleri ile süslü. Fresklerde tavus kuşu, asma yaprakları gibi motiflere rastlamak mümkün. Bununla birlikte Hristiyanlığın peygamberi olan Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem’in figürleri de burada yer alıyor. 1967 yılında bir çiftçi tarafından tesadüfen bulunan Hipoje, Arkeoloji Müzesi tarafından restore edildi.
Yazar Notu: Hipoje geçici olarak kapalı.
22. Merdivenli Kaya
İznik Merdivenli Kaya, doğal kayalıkların oluşturduğu dikkat çekici bir oluşum. Bu yapı, Elbeyli köyü sınırlarında, İznik Gölü'nün kuzey kıyısında bulunuyor. Yapı, yaklaşık 5 metre yüksekliğe ve 20 metre genişliğe sahip ve 15 basamaklı bir merdivenle çıkılarak ulaşılan geniş bir düzlüğe ev sahipliği yapıyor. Aynı özelliklere sahip başka bir beş basamaklı merdiven de düzlüğün doğusunda yer alıyor. Bu yapının hangi amaçla inşa edildiği tam olarak bilinmiyor.
Bazı araştırmacılar, yapının bir tür tören alanı olarak kullanıldığını, diğerleri ise bir mezarlık olabileceğini düşünüyor. Yapının tören alanı olarak kullanıldığı da teoriler arasında yer alıyor. Bu düşüncenin temelinde, törenlerde kullanılmış ahşap direklerin yerleştirildiği dikdörtgen oyuklar yatıyor. Diğer yandan, yapının bir mezarlık olarak kullanıldığı fikrini destekleyen bir görüş de düzlüğün doğusunda bulunan beş basamaklı merdivenin, cenaze törenlerinde kullanılmış olabilecek bir geçit olarak tasarlanmış olmasını dayanak noktası yapıyor.
Ne amaçla inşa edildiği konusundaki belirsizliklere rağmen, bu yapı açıkça antik dönemlere ait önemli bir tarihî miras ögesi olmaya devam ediyor. İznik'in tarihî ve kültürel zenginliğinin önemli bir parçasını oluşturan bu yapı, bilinmeyen geçmişiyle merak uyandıran bir tarihî eser.
23. Koimesis Kilisesi
İznik ilçesinde konumlanan Koimesis Kilisesi, Bizans Dönemi'ne ait bir kilise olarak öne çıkıyor ve tarihi 8. yüzyıla dayanıyor. Kilise, İznik’in tam merkezinde, günümüzde sadece kalıntılarının görülebileceği şekilde yer alıyor. Yunan haçı planına sahip olan kilise, 12 köşeli bir kasnağa oturtulmuş kubbe ile örtülü olacak şekilde inşa edildi. Üç nefli bir iç mekana sahip olan kilisenin duvarları, özenle yapılmış fresklerle süslü olduğu biliniyor. Bu freskler arasında, Meryem Ana'nın ölümü ve göğe yükselmesi gibi sahneler yer alıyordu.
Kilise, 1922 yılındaki Yunan işgaline kadar faal olarak kullanılmış, ancak işgal sırasında Yunanlılar tarafından tahrip edildiği için kaderine terk edilmişti. Özellikle o dönem gerçekleşen nüfus mübadelesi sonrasında Türkiye’den Yunanistan’a giden Hristiyanlar sonrasında kilise ile ilgili bir çalışma yürütülmesi.
Ancak 1950’li yıllarda bir çalışma yapıldı. Fakat daha sonra çeşitli imkansızlıklar dolayısıyla bunlar yarım kaldı. İznik’in önemli yapılarından birisi olan ve kent tarihinde önemli bir yere sahip olan bu kilisenin kalıntılarını görebilirsin.
24. Çivisiz Ahşap Camii
Çivisiz Ahşap Camii, 1884 yılında inşa edilen bir ibadet mekanı olup, Anadolu'nun gözde ahşap camilerinden biri. Bu dini yapı, Samanlı Dağlarının eteklerinde konumlanıyor ve tek katlı dikdörtgen planı ile dikkat çekiyor. Ahşap bir kasnağa oturtulan kubbesi, camiye karakteristik bir görünüm kazandırıyor. Çentik tekniği kullanılarak inşa edilen bu cami, ahşap parçaların ustaca birleştirilmesiyle meydana geldi.
Özgün bir özellik olarak, inşa sürecinde hiçbir çivi kullanılmadan tamamen çentik tekniğiyle sağlam bir yapı elde edildi. Toplamda 93 adet meşe ağacından oluşturulan bu muazzam yapı, iç mekanında oymacılık ve kalem işi süslemelerle zenginleştirildi. 1871 yılında Batum'dan gelen Gürcü göçmenler tarafından yaptırılan cami, günümüzde hala ibadet amacıyla kullanılıyor.
Çivisiz Ahşap Camii, sadece dini bir ibadet yerinden öte, İznik'in köklü tarihine ve zengin kültürel mirasına ışık tutan önemli bir yapı olarak görülebilir. Anadolu'nun ahşap mimarisinin öne çıkan bir örneği olmasının yanı sıra bölgenin benzersiz yapıları arasında yer alması onu eşsiz kılıyor.
25. Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi
Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi, İznik'in zengin tarihine ışık tutan, 15. yüzyıla ait bir türbe. Bölgenin saygın kültürel miraslarından birini oluşturması açısından da önemli bir yere sahip. Türbe, dikdörtgen plana sahip ve zarif bir kubbe ile örtülü olacak şekilde inşa edildi. Dış cephesi, kesme taştan yapılmış olup, sivri kemerli pencereler ve yuvarlak kemerli giriş kapısı ile dikkat çekiyor.
Türbenin iç mekanı, tek bir bölümden oluşur ve merkezinde Çandarlı İbrahim Paşa'nın sanduka şeklindeki mezarını barındırıyor. Çandarlı İbrahim Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli devlet adamlarından birisi ve 14-15. yüzyıllarda imparatorluğun güçlü dönemlerinde etkili bir rol oynadı.
Türbe, Çandarlı İbrahim Paşa'nın bu önemli tarihî kişiliğine bir saygı duruşu olarak inşa edildi. Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi, sadece bir mimari şaheseri olmanın ötesinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük devlet adamlarından birinin anısını canlı tutarak, İznik'in kültürel dokusuna ve tarihine önemli bir katkıda bulunuyor.
Yazar Notu: Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi, günümüzde kapalı. Yalnızca dışarıya açılan camlardan içeriyi görebilirsin.
26. İsmail Bey Hamamı
İsmail Bey Hamamı, Bursa'nın zengin tarih ve kültür hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Erken Osmanlı Dönemi'ne ait olduğuna inanılan bu hamam, Türk mimarisinin özgün bir örneğini sunuyor. Hamam, dört kubbeli ana bir mekânı ve altı dikdörtgen planlı yan mekânı içeriyor. Kubbe geçişleri ve kubbeler, zarif tuğla işçiliği ve mukarnaslarla süslenmiş şekilde inşa edildiği görülüyor.
Duvarlarda ise sıva üzerine işlenmiş malakârî nakışlar göze çarpıyor. Kuzeyden açılan giriş, koridor şeklinde bir soyunma alanına yol açıyor, batıda ise kazan ve külhan mekanları yer alıyor. Hamamın dış cephesi, sade bir görünüme sahip olup, moloz taş, tuğla ve harç malzemeleriyle düzensiz bir şekilde inşa edilmiş. İznik İsmail Bey Hamamı günümüzde harabe durumunda olup, ancak 1995 yılında koruma altına alınarak çelik çatı ile kapatıldı.
Hamam, İznik'in en eski yerleşim yerlerinden birinde bulunuyor. İsmail Bey Hamamı, Türk hamam mimarisinde önemli bir rol oynuyor. Türk-İslam Dönemi eserlerine meraklı olanlara hitap ediyor.
27. Aziz Tryphonos Kilisesi
Aziz Tryphonos Kilisesi, 13. yüzyılda Bizans İmparatoru II. Theodoros Laskaris'in emriyle inşa edildi. Kilise, adını Hristiyanlık geleneğinde mucizeleriyle bilinen Aziz Tryphonos'tan alır ve İstanbul'daki Kariye Kilisesine benzer bir plana sahip. Geniş bir kubbe ile örtülü olan kilisenin zemininde dikkat çekici mozaik süslemeler bulunuyor. Duvarlarında ise freskler ve ikonalar yer alıyor. Bu da kiliseyi Bizans Dönemi'nde önemli bir dini merkez olarak işlevsel kıldı.
Ancak, günümüzde Aziz Tryphonos Kilisesi harap bir durumda. Bir kısmı yıkılmış, diğer kısmı ise camiye dönüştürüldü. Kilisenin çevresinde, geometrik desenli mozaik parçaları ve granit sütun kalıntıları gözlemlenebiliyor.
Aziz Tryphonos Kilisesi, İznik'in Bizans Dönemi'ne ait en anlamlı yapıları arasında yer alıyor. Sadece mimari ve sanatsal bir şaheserden öte, kilise aynı zamanda İznik'in zengin kültürel mirasının vazgeçilmez bir parçasını oluşturduğu için mutlaka ziyaret edilmesi gerekiyor.
28. İznik Böcek Ayazması
İznik Böcek Ayazması, özellikle Hristiyanlık tarihî açısından büyük bir öneme sahip bir yer. İznik'in Koimesis Kilisesinin doğusunda konumlanan bu ayazma, 6. yüzyılda inşa edildi. Ayazma aynı zamanda, Hristiyan hacıları için önemli bir ziyaret noktası ve şehitlik merkezi olarak kabul ediliyor. Böcek Ayazmasına ulaşmak için 11 basamaklı bir merdiven kullanılıyor. İç mekanda dört niş ve merkezde bir havuz bulunuyor. Yapının duvarları, Erken Bizans Dönemi'ne ait devşirme malzemeler ve farklı dillerde yazılmış kitabelerle süslü. Bu yazıtlardan en dikkat çekici olanı, 2. yüzyıla tarihlenen ve Tevrat'tan alınan bir İbranice yazıt.
Bu yazıtta, "Her bedene iyi olanı verir. Çünkü O'nun lütfu ebedidir." ifadesi ve yedi kollu şamdan figürü bulunuyor. Diğer önemli yazıt ise, Bizans İmparatoru Mikhael'in kulesi ile ilgili Yunanca bir yazıt.
Böcek Ayazması, İznik'in sırlarla dolu bir hazinesi olarak görülüyor. Bu yapı, hem tarihî hem de mimari açıdan büyük bir değere sahip. Ziyaret ederek, Hıristiyanlık tarihindeki önemli anları yaşayabilir ve İznik'in zengin kültürel mirasını keşfetme fırsatı bulabilirsin. Ayazma 24 saat boyunca ziyaretçilere açık ve ücretsiz.
29. Berber Kaya Anıt Mezarı
İznik Berber Kaya Anıt Mezarı, yerleşim biriminin zengin tarih ve kültür dokusuna eşsiz bir katkı sunan önemli bir yapı. Bu anıt mezar, Helenistik Dönemi'ne ait tek eser olma özelliği taşıyor ve dikkat çekici bir tarihsel geçmişe sahip. Bithynia kralı II. Prusias'ın Nikaia'ya sığınırken öldürülmesinin ardından onun anısına inşa edildiği biliniyor. Anıt mezar, tek bir kaya kütlesinden oyularak ev formunda tasarlanmış.
Köşelerinde plasterler (duvara yapışık sütun), alınlıklarında kalkan motifleri, çatısında Pampylia tipi lahit şekli ve kurt dişi motifleri gibi detaylar içeriyor. İçindeki mezarlar, geçmişteki berber dükkanlarındaki oturma düzenini anımsatan bir yapıya sahip olduğu için halk arasında 'Berber Kaya' olarak anılıyor.
Yunanca ve İbrani dillerindeki yazıtlar ve haçlar, anıt mezarın üzerindeki önemli detaylardan birisi. İznik Berber Kaya Anıt Mezarı, 1953 yılında define arayıcıları tarafından dinamitle parçalandı ve günümüzde sadece arka duvarı ve bazı kalıntıları gün yüzüne çıktı. Bu anıt mezar, 18. ve 19. yüzyıllarda bölgeye gelen Avrupalı gezginler tarafından da ziyaret edilmiş ve resmedilmiş.
İznik'in Lefke Kapısı'ndan doğuya uzanan yolun kuzeyinde, mezarlığın yanında konumlanıyor. İznik Berber Kaya Anıt Mezarı, Helenistik Dönemi'nin mimari ve sanatsal özelliklerini keşfetmenin yanı sıra, Bithynia kralının dramatik hayat hikayesini öğrenebilir ve bu bölgenin antik nekropol dönemlerine dair bilgi sahibi olabilirsin. Bu anıt mezar, İznik'in kültürel mirasının unutulmaz bir parçasını oluşturduğu için oldukça önemli bir yere sahip.