Tatil yok, izin patronun elinde: Kendimi köle gibi hissediyorum

Tatil, işçiler için bir dinlenme hakkından çok patronların keyfine ve cebin durumuna bağlı bir ayrıcalığa dönüşmüş durumda.

İşçiler, uzun çalışma saatleri, düşük ücret, mobbingle geçen çalışma günlerinin ardından az da olsa nefes almak için bekledikleri tatil günlerinin ne yazık ki bu yıl da beklentilerini karşılamadığını söylüyor. Yıllık izinlerini kullanamadıkları için kendilerini köle gibi hissettiklerini vurgulayan işçiler, tatili ekonomik eşitsizliğin ve emek sömürüsünün bir biçimi olarak görüyor. Bir işçi, “Alın terimizle servet kazandırdığımız patronlar her gün keyif yaşıyorken biz ancak hayalini kuruyoruz” diyor.

Ankara’da çeşitli iş kollarında çalışan 44 işçiyle tatile ilişkin beklentilerini, tatillerini nasıl geçirdiklerini öğrenmek amacıyla anket üzerinden konuştuk. Görüştüğümüz işçilerin yüzde 41’i metal işçisi, yüzde 11’i tekstil işçisi iken yüzde 16’sı hizmet iş kolunda çalışıyor.

Bu işçilerin yarısından fazlası 8-10 saat aralığında çalıştığını vurgularken, yüzde 7,1’i de çalışma saatinin 12 saatin üzerinde olduğunu ifade ediyor. Özellikle OSTİM’de görüştüğümüz bazı işçiler, çalıştıkları 12 saatin ardından patronun “biraz daha çalış” diyerek mesaiye bıraktığını, fazla çalıştıkları saatlerin ise “izin günü” olarak verileceğini söylemesine rağmen verilmediğini anlatıyor. İşçiler hem fazla mesai ücretinin ödenmemesinin hem de izin hakkının kullandırılmamasının burada yaygın olduğunu ekliyor.

Belediyenin park bahçe biriminde çalışan bir işçi, maddi yetersizlik nedeniyle ek iş yaptığını söyledi. Geceleri ve hafta sonları taksiye çıktığını anlatan işçi, “Günde 3 saat uyuyorum. Ailemin yüzünü göremiyorum. Kızım beni göremediği için ağlıyor. Ama ailemi geçindirmek için bu kadar saat çalışmak zorundayım” diyor.

İşçiler, yıllık izinlerini tek seferde kullanamıyor

Ağır koşullar altında çalışan işçilere yıllık izin günlerinin ne kadar olduğunu, patronların yıllık izinlerini tek seferde ne kadar kullanmalarına izin verdiklerini sorduk. Görüştüğümüz işçilerin yüzde 47’si 7-14 gün arasında, yüzde 33’ü ise en fazla 7 gün izin kullanabildiklerini ifade ediyor. Ancak izinlerini tek seferde kullanan işçi neredeyse hiç yok. Çoğu işçi, tek seferde en fazla bir hafta izin kullanabildiklerini, bunun nedeninin de işyerlerindeki çalışanların az sayıda olmasından kaynaklandığını, patronların derdinin “işleri döndürmek” olduğunu söylüyor. Hatta OSTİM’de çalışan bir işçi, “Atölyede CNC ustası olarak bir tek ben varım. Öyle olunca benim gitmem işin de aksamasına neden oluyor. Tabii patron da bunu istemiyor. O yüzden buraya girdiğimden beri hiç izne ayrılamadım. Tatil de yapamadım” diyor.

Görüştüğümüz işçilerin yüzde 52’si deniz tatili yapabildiğini anlatırken, iznini evde dinlenerek geçiren veya memlekete giderek kullanan işçiler de çok. Öyle ki Ramazan ya da Kurban Bayramı’nın sadece birinde köye giderek tatil yapabildiklerini söylüyorlar. Bir işçi, memlekete gitmenin ya da evde dinlenmenin tatil olarak sayılamayacağını vurgulayarak bu durumdan yakınıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Öte yandan, hiç tatil yapamayan işçilerin oranı ise yüzde 14. Sözleşmeli olarak belediyeye giren bir işçi hiçbir hakkının olmadığını ifade ediyor. Maaşlarının diğer belediye işçilerinden düşük olduğunu söyleyen işçi, “Aynı işi yapıyoruz ama ne tatil hakkım var ne izin hakkım var. Çocuğum doğdu geçenlerde. Eşim de memlekette ailemin yanındaydı. İzin alamadığım için çocuğumun doğumunu göremedim. Çok sonra ailemin yanına, çocuğumu görmeye gidebildim. Bu da tatil değil zaten. Ben hayatımda hiç tatil yapamadım. Hiç deniz yüzü göremedim. Şu genç yaşımda hep çalıştım” diyor.

Tatil planlarını gerçekleştiremeyen işçilerin yüzde 85’i bunun nedeninin maddi yetersizlik olduğunu ifade ediyor. Öyle ki işçilerin yüzde 88’i tatil yapmak için birikim de yapamadığını söylüyor. Öte yandan işçilerin yüzde 15’i maddi yetersizliğin yanı sıra iş yerinden izin alamamanın da büyük bir sorun olduğunu vurguluyor.

Bir belediye işçisi, “Tatile gitmeyi geçiyorum… Memleketim Ağrı’da. 5 kişilik bir aileyiz. Oraya gitmek istesek yol parasını dahi bu ücretle karşılayamam, tatil parasını nasıl karşılayayım” diyor.

İş yerinde patron, tatilde parasızlık vuruyor

İşçiler evde “dinlenerek” tatil yapmalarını da ücretlerinin düşüklüğüyle açıklıyor. Bir işçi, “Tatil dediğin insanı rahatlatan, az da olsa sorunlarından uzaklaştıran, nefes aldıran bir şey. Patrondan ve baskısından uzaklaşıyorsun en nihayetinde. Ama iş tatile çıkmaya gelince de parasızlık vuruyor. Onun derdine düşüyorsun. O yüzden bu masrafları da düşününce eziyetten başka bir şey olmuyor” sözleriyle ifade ediyor.

Tatile çıkamadıkları durumda ise işçilerin yüzde 77,3’ü psikolojik olarak, yüzde 52’si fiziksel olarak yorgun olduklarını anlatırken, yüzde 50’si de iş yerinde çalışma isteğinin düştüğünü ifade ediyor.

Tatilin büyük bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan OSTİM’de çalışan bir işçi, “İş yoğunluğu fazla, koşullar ağır… İzin kullanamayınca kendimi köle gibi hissediyorum. Bundan dolayı da tatil benim için ekonomik eşitsizliğin, emek sömürüsünün bir biçimini ifade ediyor. Alın terimizle servet kazandırdığımız patronlar her gün keyif yaşıyorken biz ancak hayalini kuruyoruz” diyor. Bir başka işçi ise her yıl bir sonraki yılın tatil planını yaparak hayal kurduğunu ama asla tatile gidemediğini belirtiyor.

İşçilerin yüzde 39,5’i 30-45 gün, yüzde 32,6’sı ise 15-30 gün arasında yıllık izin kullanmak istediklerini ifade ediyor. Fakat işçilerin çoğunluğu bu izinlerin tek seferde kullanılması gerektiğini vurguluyor. Bir işçi, tek seferde izinlerin kullanılmasının engellenmesini şu sözlerle açıklıyor: “15 günden fazlasını verseler ne olacak? 5 günlük izni bile zor kullandırıyorlar. Fazlası da olsa hiç kullandırmazlar. Fazlasını istemeye ne lüzum var.”

"Tatil bizim neyimize?"

İşçilere izin haklarına dair nelerin değişmesi gerektiğini soruyoruz. Çoğu işçi, ücretlerin artırılması gerektiğini vurguluyor. Tatilin maddi olarak külfet olmaması gerektiğini söyleyen bir işçi, “Ucuz ve sağlıklı bir tatil yapmak isterim. Bunun için patronun bunu ayarlaması gerekir. Hele bir evimi rahat geçindirecek bir ücret versin patron” diyor.

Bir başka işçi de şunları söylüyor: “En azından devletin, asgari ücretle çalışan, maddi durumu olmayan kişilere de ailesiyle bir hafta tatil hakkı tanımasını tercih ederdim. Çoluğuyla çocuğuyla gidip normal bir otelde, deniz tatili, her şey dahil konaklama yapabileceği bir tatil imkânı olsaydı güzel olurdu. Verdiği asgari ücrete kirayı zor yetiriyoruz. Tatil bizim neyimize…”

İLGİLİ HABERLER