Yapay zekadan psikolojik destek alamazsınız, uzman terapistlerle iletişim şart!

Yeditepe Üniversitesi'nden Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, yapay zekanın terapi seanslarının yerini tutamayacağını vurguladı. Yapay zeka empati kuramaz, duygusal karmaşıklığı anlayamaz; bu nedenle ruhsal destek arayanlar uzman terapistlere başvurmalıdır. Aksi takdirde yalnızlaşma tehlikesi vardır.

Yapay zeka ile sohbetin, psikoterapi seanslarının yerini alamayacağı bildirildi. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri'nde görevli Klinik Psikolog Merve Öz, bu durumu destekleyen birkaç önemli neden sunarak, ruhsal destek arayan bireylerin yapay zeka tabanlı alternatiflerden ziyade uzman terapistler ile iletişime geçmelerinin önemine dikkat çekti. Öz, yapay zekanın insanlara belli bir seviyede rahatlık sağlayabileceğini ancak asıl dönüşümü ve iyileşmeyi gerçekleştiremeyeceğini ifade etti.

Yapay Zekanın Empati Yetersizliği

Yapay zeka ile etkileşimde bulunmanın gerçek bir terapötik ilişki sağlanmadığını vurgulayan Öz, yapay zekanın sadece belirli komutlara tepki veren yazılı ve sesli yanıtlar ürettiğini belirtti. Yapay zeka, duygusal zekaya sahip değildir ve empati duyma yeteneği mevcut değildir. Dolayısıyla, gerçek hisleri anlayamaz ve sadece programlandığı şekilde yanıt verir. Öz, insan psikolojisinin karmaşıklığını anlama noktasında profesyonel psikologların insanla yüz yüze temas etmenin avantajlarına sahip olduğunu dile getirerek, terapistlerin duygusal zekalarının yanı sıra gözlem yeteneklerinin yüksek olduğunu söyledi. Bu durum, terapistlerin ses tonu ve beden dili gibi ince detaylar üzerinden bir kişinin hissettiklerini etkili bir şekilde anlamalarına olanak tanır. İşte bu noktada kişisel fayda da ortaya çıkar.

Psikoterapinin Amaçları

Psikoterapinin temel mimarisinin bireyin kendisiyle yüzleşmesini sağlamak ve olaylarla ilgili yeni perspektifler geliştirmek olduğunu açıklayan Öz, yapay zeka ile yapılan sohbetlerin ise genellikle yüzeysel yanıtlar verdiğini ifade etti. Yapay zeka, kişinin kafasında oluşturduğu düşünce yapısına göre yanıtlar üreterek yalnızca kişinin duymak istediği şeyleri söylemesine olanak tanımaktadır. Öte yandan, psikoterapide bireylerin yaşadıklarıyla yüzleşmeleri ve yapıcı adımlar atabilmeleri için derinlemesine bir diyalog sağlanır. Yapay zeka ise bu bağlamda, bireylerin kendi hatalarını görmelerine olanak tanımayan bir yaklaşım sergilemektedir.

Veri Güvenliği Sorunları

Terapinin gizlilik ilkelerine dayandığını ve bu konudaki etik kuralların öneminin altını çizen Öz, yapay zeka uygulamalarının bu gizliliği koruyamadığını söyledi. Yapay zeka sistemlerinin büyük veri kullanımını gerektirdiğini belirten psikolog, bu durumun başkalarının eline geçme ve kötüye kullanım riskini de beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Özellikle ruh sağlığıyla ilgili hassas verilerin işlenmesi, saklanması ve paylaşılması konusundaki etik sorunlar oldukça ciddi bir risk oluşturmaktadır. Bu bağlamda, kişisel verilerin güvenliği ve mahremiyetin korunması son derece önemlidir.

İlişki ve Güvenin Önemi

Psikoterapinin yalnızca önerilerle değil, derinlemesine analizlerle ve karşılıklı etkileşimlerle ilerlediğini ifade eden Öz, yapay zekanın insanla kurulan gerçek ve anlamlı bir terapötik bağı taklit edemeyeceğini dile getirdi. Terapi sürecinde terapistler, aktif dinleme, duygusal yansıtma ve yanlış anlamaları düzeltme gibi becerilerle bireyin içsel dünyasına derinlemesine inebilirler. Bu nedenle, terapist ile kurulan bağ, güven inşa etmek açısından büyük önem taşır. Yapay zekanın sağladığı iletişim, iki insan arasındaki bu derin ve anlam dolu bağlantıyı sağlayamaz.

Kriz Anlarında Yapay Zekanın Yetersizliği

Kişilik bozuklukları ve majör depresyon gibi ciddi psikolojik durumlarda yapay zekanın sunduğu tavsiyelerin çoğunlukla yetersiz kalacağını ifade eden Öz, acil durumlarda ruhsal destek sağlayan uzmanların gereken yönlendirmeleri yapabildiğini vurguladı. İntihar düşünceleri, şiddet veya travma gibi konularda, terapistlerin müdahale olanağı varken, yapay zekanın bu tür durumlarda etik kararlar alma yeteneği bulunmamaktadır. Bu, yapay zekanın insana özgü anlayış ve empatiyi sağlama noktasında büyük bir eksiklik olduğunu göstermektedir.

Yasal Sorumluluk Açısından Yapay Zeka

Yapay zekanın yasal bir sorumluluğa sahip olmaması, bu teknolojinin en kritik noktalarından birini oluşturuyor. Terapistler, kendi meslek etiğine ve denetimine bağlı olarak yasal yükümlülükler taşırken, yapay zeka hata yapsa bile bunun bir etik sorumluluğu bulunmamaktadır. Psikoterapi, güvenli ve etik bir ortamda gerçekleştirilmelidir, ancak bu ortam yapay zeka ile sağlanamaz. İnsan ve duygusal derinlik gerektiren bir terapide, yasal sorumluluk taşıyan bir uzmanın yer alması şarttır.

Yalnızlık ve Yapay Zeka İlişkisi

Yapay zeka ile dertleşmenin bazı riskler taşıdığını hatırlatan Öz, bu tür iletişimlerin bireylerde yalnızlık hissini artırabileceğini ifade etti. İnsanlar, yapay zekanın kendilerini anlayabileceği düşüncesiyle, gerçek insan ilişkileri kurma ihtimallerini göz ardı edebilirler. Duygusal iyileşmenin temelde insanlar arası ilişkilerle sağlandığını belirten Öz, yapay zekaya aşırı bağımlılığın yalnızlığı artırabileceğini ve bu süreçte içsel sorunların büyümeye devam edebileceğini belirtti. Kişiler yapay zeka ile rahatladıklarını düşünebilirler ancak bu, geçici bir hafifleme yaratırken, sorunların gerçek anlamda çözülmediği anlamına gelir. Yapay zeka, zorlayıcı konular üzerine gitmemeyi tercih eder ve bu da gerçek derinleşmeyi engelleyebilir.

İLGİLİ HABERLER