Açıklamada, Bursa genelinde 17 farklı okuldan toplam 20 öğrencinin LGS’de 500 tam puan aldığı ifade edildi. Bu öğrencilerden yalnızca 2'sinin imam hatip ortaokulu mezunu olduğu bilgisi paylaşıldı. Buna göre, iddia edilen okuldan 39 öğrencinin tam puan aldığı yönündeki haberlerin tamamen asılsız olduğu vurgulandı.
DMM ayrıca, söz konusu okulun sosyal medya paylaşımında Türkiye genelinde 500 tam puan alan tüm imam hatip ortaokulu öğrencilerinin tebrik edildiği, bu paylaşımda yalnızca kendi okuluna ait özel bir başarı ifadesinin bulunmadığının altını çizdi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Bu durum, paylaşımların çarpıtıldığını ve kasıtlı şekilde yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldığını göstermektedir. Eğitim gibi hassas bir alanda, öğrencilerimizin emeğine gölge düşürebilecek, kamuoyunu yanıltabilecek bu tür asılsız iddialara itibar edilmemelidir. Toplumda güvensizlik oluşturmayı amaçlayan içeriklere karşı dikkatli olunmalı ve sadece Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamalar dikkate alınmalıdır."
Açıklamada, 7552 Sayılı İklim Kanunu’nun 2 Temmuz’da kabul edildiği, yeni torba yasa teklifinin ise 3 Temmuz’da görüşülmeye başlandığı ve bugün Meclis Genel Kurulu’nda yeniden ele alındığı hatırlatıldı.
Teklifin, enerji ve madencilik projelerinde ÇED süreçlerini devre dışı bırakarak yatırım izinlerini kolaylaştırmayı amaçladığına vurgu yapılan açıklamada, şu uyarıya yer verildi:
“Kanunda önerilen değişikliklerin enerji sektöründe ve madencilik faaliyetlerinde ÇED süreçlerinin ve kamu adına denetimin devre dışı bırakılarak yatırımcıların izin ve ruhsat süreçlerini hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.”
Kamu denetimi kısıtlanıyor
Doğal ve kültürel mirasın büyük tehdit altında olduğuna işaret edilen açıklamada, “Torba Yasa teklifiyle önerilen düzenlemeler genel çerçevede değerlendirildiğinde, doğal, tarihi ve kültürel tüm alanlarda büyük ölçekli projelerle çevre katliamının önünün açıldığı görülmektedir.” denildi.
Madencilik projelerinde arkeolojik buluntulara karşı yapılan düzenlemelerin Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile çeliştiği belirtilerek, “Madencilik için ayrılan alanda arkeolojik kültür varlıkları ile karşılaşılması durumunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili firmaya ödeme yaparak arkeolojik alanı koruma altına alabileceği maddesi, Türkiye’nin imzalayarak mevzuatına aldığı Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile açıkça çelişmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, ÇED süreçlerinin daraltılmasına yönelik girişimler “karmaşık bürokratik işlemler ve makul olmayan süreler” şeklinde sunulurken, kamu denetiminin kısıtlanması ve yetkilerin merkezi idareye devredilmesinin hedeflendiği belirtildi.
Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu, açıklamasında taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Ülkemizin geleceğini ve toplumsal yaşamımızı tehdit eden; zeytinlikleri, tarım arazilerini, ormanları, akarsu ve kıyıları, eşsiz doğa güzelliklerini tahrip eden girişimlerin gündemden kaldırılması;
Yerel toplumun yaşamının devamlılığı yerine, enerji ve turizm odaklı yatırımların önünün açılmasını hedefleyen girişim ve anlayışların terk edilmesi;
Meslek Odaları, Üniversiteler ve kamu kurumları tarafından düzenlenen raporların dikkate alınması ve tüm paydaşların yer aldığı katılımcı süreçlere bağlı olarak alınacak bilimsel şehircilik ilkelerine dayalı planlama kararların hayata geçirilmesi;
Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası anlaşmalara esas olan duyarlılıkların kamusal politikaları yönlendiren aktörler tarafından dikkate alınmasının sağlanması için,
Katılımcı süreçlerden uzak olarak hazırlanan; halk ile birlikte çevre ve meslek örgütlerini süreçten uzaklaştıran, sürecin merkezi elden yatırımcı şirketlerin lehine yürütülmesini önceleyen, tüm çevreyi ve korunan alanları tehdit ederek yaşanabilir çevre hakkını gasp eden düzenleme ve değişikliklerin iptal edilmesi; TBMM gündemine getirilen Torba Yasa teklifinin reddedilmesi için çağrıda bulunuyoruz.”