Gazze’ye insani yardım taşımak amacıyla yola çıkan Sumud Filosu, şu an kıyılara yaklaşık 2000 mil mesafede ilerliyor. Filo, toplamda 14 gün sürecek bir deniz yolculuğu sonrasında Doğu Akdeniz’e ulaşmayı hedefliyor. Bu önemli yardım girişimi, Filonun Akdeniz’e girmesiyle birlikte bölgedeki durumun da çarpıcı şekilde değişebileceğini işaret ediyor.
Türkiye ve Mısır Donanmalarının Ortak Tatbikatı
Filonun hedeflerine ulaşması beklenirken, bu süreçte Türkiye ve Mısır donanmaları ortak bir tatbikat gerçekleştirecek. Her iki ülkenin askerî güçlerinin aynı dönemde sahada bulunması, sadece insani yardıma yönelik bir hareketliliğin değil, aynı zamanda güçlü askerî varlıkların da bölgede etkin olacağını gösteriyor. Tatbikat, her iki ülkenin askerî hazırlıklarını artırmak ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla planlanmışken, Sumud Filosu’nun bu faaliyet boyunca seyri de dikkatle izlenecek. İnsani yardımın amaçlı bir şekilde ulaşması, bu tatbikatla beraber zor bir süreçte gerçekleşebilir. Bu durum, bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkileyebilir, zira her iki ülkenin gücü açısından sonuçları önemli olabilecek bir gelişim yaşanacak.
Olası Müdahale ve Diplomatik İlişkiler
Uzmanlar, Sumud Filosu’nun yolculuğuna yönelik potansiyel bir müdahalenin ya da provokasyonun, yalnızca Gazze’ye yapılacak yardımı değil, aynı zamanda Türkiye-Mısır ilişkilerini, NATO’nun tüm düzenlemelerini ve bölgedeki güç dengelerini de etkileyebileceğini belirtiyor. Bu tür gelişmelerin, Doğu Akdeniz'deki durumun daha da karmaşık hale gelmesine yol açabileceği yönünde endişeler mevcut. Olası aksaklıkların, iki ülke arasındaki ilişkileri de gerginleştirmesi muhtemel. Dolayısıyla, Sumud Filosu’na yönelik her türlü müdahale, bölgedeki çatışma dinamiklerini de önemli oranda değiştirebilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmelerin, uluslararası toplum tarafından nasıl karşılanacağı ise belirsizliğini koruyor.
Sisi'nin Açıklamaları ve Mısır’ın Duruşu
Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Sisi, yaptığı son açıklamalarda İsrail’i “düşman” olarak nitelendirerek, uzun yıllar boyunca izlenen politikalardan farklı bir tavır sergiledi. 1977 yılında başlayan diplomatik ilişkiler çerçevesinde, Mısır liderleri genellikle İsrail ile ilgili böyle bir tanımlamadan kaçınıyorlardı. Sisi’nin bu çıkışı, hem iç siyasette hem de bölgesel ilişkilerde ciddi bir değişimin habercisi olarak değerlendirildi. Gelişmeler, uluslararası arenada farklı tepkilere yol açabilir. Mısır’ın bu yeni yaklaşımı, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerini de etkileyebilir ve yeni bir diplomatik paradigmaya kapı aralayabilir. Dolayısıyla, Sisi’nin bu açıklamaları, Doğu Akdeniz’deki mevcut dinamikleri yeniden şekillendirebilir.
