Rize
Açık
weather
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize Haber Genel Porno İzlemek Zararlı mı? Neden Porno İzliyoruz?

Porno İzlemek Zararlı mı? Neden Porno İzliyoruz?

Porno: Kirli Aklımızın Bir Oyunu mu, Evrimin Bir Ürünü mü?

Okunma Süresi: 9 dk

Uyarı: Bu yazımızda pornografi tüketimi ve bunun sağlık ile ilişkisinden söz etmekteyiz. İçerikte, pornografik herhangi bir detaya yer vermemekteyiz ve işin bilimsel tarafına odaklanmaktayız. Ancak yerleşik kurala uyarak, 18 yaşından küçük okurlarımız için uygun olmayabileceğini belirtmek istiyoruz.

***

Giriş

Pornografi (ya da kısa adıyla porno), cinsel organları ve cinsel faaliyeti içeren herhangi bir materyalin, genellikle estetik veya duygusal sebeplerden ziyade, erotik duyguların uyarılması amacıyla açık olarak sergilenmesi ve ifade edilmesi demektir. Pornografi, illâ sanal ortamda olmak zorunda değildir, bir canlının, bir diğer çifti (veya daha çok sayıda bireyi) cinsel ilişki sırasında gözlemesine, daha doğrusu cinsel ilişki içerisinde olan grubun, bu aktiviteyi diğer bireylere açık halde yapmasına pornografi (kelime anlamıyla "cinsel içeriğin teşhiri") denir.

Günümüzde her ne kadar videolarla ve CD formundaki versiyonlarıyla anılıyor olsa da, tanımı gereği kitap, dergi, kartpostal, fotoğraf, heykel, çizim, boyama, animasyon, ses kaydı, film, video ve bilgisayar oyunları şeklinde kendini gösterebilir. Ancak genellikle pornografi modelleri ("pornocular") tarafından icra edilen fotoğraf ve video çalışmalarıyla tüketilmektedir.

Pornografi (ya da kısa adıyla porno), tanım olarak cinsel herhangi bir materyalin açık olarak sergilenmesi demektir.Sindd

Pornografi sözcüğü, Antik Yunan fahişeleriyle ilgili metinlerden gelmektedir (pornē, "fahişe" anlamına gelmektedir). Ancak günümüzde bu sözcük dönüşüm geçirmiş ve fahişeliğin ötesine geçmiştir. Her türlü cinsel olarak açık medya unsuru pornografik olarak değerlendirilbilecek olsa da, kültürel farklılıklar bu tanımı zora sokmaktadır: Örneğin bazı toplumlarda kadınların ayak bileklerinin gözükmesi bile "pornografik" olabilecekken, bazı diğer toplumlarda kadın memeleri veya erkeklerin penis etrafındaki kıllarının görülmesi pornografik görülmeyebilir. Benzer şekilde, erotika (erotisizm) ile pornografi arasındaki farklar da her zaman keskin değildir. Bir diğer örnek, tıbbi metinlerde gösterilen çıplaklığın neredeyse hiçbir zaman pornografi olarak değerlendirilmiyor olmasıdır. 1964 yılında görülen bir davada, Yargıç Stewart meşhur bir şekilde şöyle demiştir: "Size pornonun tanımını yapamam; ancak gördüğüm bir şeyin porno olup olmadığını hemen anlayabilirim."

Pornografinin kültürel kabul edilebilirliği çeşitli kaynaklarca farklı şekillerde yansıtılmaktadır. Örneğin yurt dışına ait saygın sözlüklerin (Merriam-Webster veya Oxford gibi) hiçbirinde ahlaki değerlere gönderme yapılmazken, Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan sözlükte porno, "Amacı cinsel dürtülere yönelik olan, ahlaki değerlere aykırı düşen yayın, resim vb., pornografi." olarak tanımlanmaktadır (vurgu tarafımıza ait). Birçok ülkede pornografi kısıtlanmakta, sansürlenmekte veya yasaklanmaktadır. Her ne kadar bu tür uygulamaların coğrafyası, zamana ve kültüre bağlı olarak zamanla evrimleşse de, genel olarak Batı kültürlerinde pornografi zaman içerisinde daha kabul edilebilir bir hal almıştır. Örneğin sadece 2017 yılı ile 2018 yılı arasında yapılan 2 ayrı Gallup anketine göre ABD'de yetişkinlerin pornoyu "ahlaki olarak kabul edilebilir" görme oranları %36'dan %43'e çıkmıştır.

Dünya'daki pornografi yasaları: Yeşil = Yasal. Sarı = Bazı kısıtlamalar olsa da yasal. Kırmızı = Yasadışı. Gri = Veri yok.Wikimedia

Pornografiyle İlgili İlginç İstatistikler

Pornografiyle ilgili bazı ilginç istatistikler vermemiz de mümkündür. Örneğin yapılan bir araştırmada, 18-34 yaşları arasında bulunan erkek internet kullanıcılarının %70'inin ayda en azından 1 defa bir porno siteyi ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Pornhub sitesi tarafından 2016 yılında yayınlanan verilere göre, Türkiye'de ziyaret başına porno izleme süresi 9 dakika civarındadır; en çok aranan pornografik sözcük, argoda "bebek" veya "fıstık" anlamındaki "babe" sözcüğüdür; en çok porno tüketimi cep telefonundan yapılmaktadır (Dünya'da cep telefonundan en çok porno izleyen 3. ülkeyiz). 2013 verilerine göre Türkiye'de pornografinin en yoğun tüketildiği iller Diyarbakır, Erzurum ve Adana'dır.

Bundan çok daha ilginç istatistikler de söz konusudur: Her saniye, pornografi endüstrisine 3.075 Amerikan Doları harcanmaktadır. Yine her saniye, Dünya çapında 28.258 kişi porno sitelere erişmektedir. Benzer bir şekilde, arama motorlarının istatistiklerine göre her saniye 372 internet kullancısı bu arama motorlarına erotik içerikli aramalar yaptırmaktadır. Sadece Amerika Birleşik Devletleri içeirisinde her 39 dakikada 1 yeni porno film çekilmektedir. Günümüzde, 420 milyondan fazla pornografik sayfa bulunmaktadır (tüm internet sitelerinin %12-15 arası), her gün Dünya çapında 68 milyon defa pornografik arama yapılmaktadır (ki bu, tüm aramaların %25'idir), 2.5 milyar pornografik içerikli elektronik posta atılmaktadır, tüm internet kullanıcılarının %42.7'si pornografik içeriklere erişmektedir, her ay 1.5 milyar pornografik içerik indirilmektedir (tüm indirilen dosyaların %35'ine denk gelmektedir).

Dünya çapında pornografik içeriğe ilk defa erişim yaşı ortalama olarak 11'dir. Ancak pornografik içeriğe erişen asıl yaş grubu 35-49 yaş arasındaki bireylerdir. 15-17 yaş arasındaki insanların %80'i pornografik içerikle karşılaşmıştır. 8-16 yaş arası insanların %90'ı internet üzerinden pornografik içeriğe erişmektedir ve yapılan araştırmalar, bu erişimlerin neredeyse tamamının ödev yapımı sırasında gerçekleştiğini göstermektedir. İş yerinde pornografik içeriğe eriştiğini itiraf eden erkeklerin oranı %20'dir. Sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yetişkinlerden 40 milyon civarı, düzenli olarak porno izlemektedir. Kendini "Hristiyan" olarak tanımlayanların %47'si evlerinde porno barındırmakta veya bu içeriğe erişmektedir. Dünya çapında kadınların %70'nin sanal ortamda seks yaptıkları ve bunu gizli tuttukları tespit edilmiştir. Günümüzdeki kadınların %17'si porno bağımlılığı ile mücadele etmektedir. Sanal sohbet odalarındaki kadınların sayısı, erkeklerin 2 katıdır. Yetişkin sitelerine erişen her 3 insandan 1 tanesi kadındır. Her ay, 9.4 milyon kadın pornografik sitelere girmektedir. İş yerinde pornografik içeriğe eriştiğini söyleyen kadınların oranı %13'tür.  

2006 yılında 16 ülkeyi kapsayacak şekilde yapılan bir araştırmaya göre pornografi sektörünün bütçesi 97.06 milyar Amerikan Doları'dır. Bir diğer araştırmaya göre pornografi sektörü, Dünya'nın en büyük teknoloji firmaları olan Microsoft, Google, Amazon, eBay, Yahoo!, Apple, Netflix ve Earthlink'in 2006 senesindeki toplam gelirinden daha yüksek gelire sahiptir. 2006 yılında yapılan bir diğer araştırmaya göre, internet arama motorlarına "sex" sözcüğünü giren 76 milyon civarındaki insanın %50'si erkek, %50'si kadındır. "Yetişkin Buluşması (İng: "Adult Dating") kalıbını aratan 31 milyon civarındaki insanın %64'ü kadındır. "Ücretsiz seks" kalıbını aratan 13.5 milyon insanın da %56'sı kadındır. Aynı araştırmaya göre seks reklamlarına tıklayan 13.2 milyon insanın, "grup seks" araması yapan 12.9 milyon insanın, "XXX" şeklinde arama yapan 12 milyon insanın, "seks hakkında chat" araması yapan 11.8 milyon insanın, "seksi" kelimesiyle arama yapan 4.3 milyon insanın %50'si kadın, %50'si erkektir. Erkeklerin %50'den fazla arama yaptıkları kelime ve kalıplar ise: "porno" (%96), "yetişkin DVD" (%58), "seks oyuncakları" (%58), "ücretsiz porno" (%97), "anal seks" (%67), "XXX videoları" (%64), "playboy" (%86) şeklinde gitmektedir. Dolayısıyla, her ne kadar genel olarak baktığımızda erkeklerin porno sektörüne ilgisi daha yüksekse de, kadınların da bu konuya ilgisinin (kimi zaman sanılanın aksine) oldukça yüksek olduğunu görmek mümkündür.

Örneğin Google Arama Konsolu sayesinde, okurlarımızdan bazılarının (kimliklerini bilmiyor olsak da) hangi anahtar sözcükleri kullanarak bu yazımızı Google aramalarında bulup yazıya geldiklerini bilebiliyoruz. Müstehcen olan ve buraya yazmanın uygun olmayacağı bazı terimler haricinde kalanları sıralayacak olursak: "evrim porno", "apaçi porno", "kirli porno", "organizma porno", "etik porno", "sevişme sahneleri erotizm içeren netflix dizileri izle", "cüce porno", "seks pornoları", "dinozor porno", "küçük penis pornosu", "zenci porno", "hamile porno", "yasal porno" ve daha nicesi...

Seks ve Porno Neden Bu Kadar Tabu? Neden "Ahlaka Aykırı"?

Peki, nedir bu porno? Neden buna ihtiyaç duyarız? Neden bu kadar ilgiliyiz? Gerçekten bunun evrimsel kökenleri var mı, yoksa sadece zevklerimize ve "kirli aklımıza" yenik mi düşüyoruz?

İlk olarak şunu anlamak gerekiyor: Karmaşık yapılı ve zarlı organellere sahip, yani ökaryotik olan canlıların büyük bir çoğunluğu eşeyli üremektedir ve seks (ya da "cinsel birleşme" anlamına gelen "kopülasyon"), eşeyli üremenin ana yöntemlerinden birisidir. Mikroskobik organizmalardan balinalara ve fillere kadar sayısız canlı seks sayesinde varlığını sürdürmektedir. Eğer seks olmasaydı, hiçbirimiz var olamazdık. Dolayısıyla "vücudumuzun hücrelerden oluşması" veya "oksijen soluyor olmak" kadar basit ve yalın bir biyolojik gerçeğin, bunların tam tersine aşırı güçlü bir tabu haline dönüşmüş olması, "ahlaki değerler" adı verilen dini kanaatler bütünü ile kısıtlandırılıyor ve baskılanıyor olması oldukça şaşırtıcıdır.

Bu tabulaşmayı çok farklı açılardan analiz etmek mümkün; ancak hepsinin başında, seksin insanın "hayvani doğasını hatırlatıyor olması" geldiği düşünülmektedir - en azından seks üzerindeki dini baskıların ana kaynağının bu durum olduğu ileri sürülmektedir. Ernest Becker gibi kültürel antropologlara göre, hayvani kökenlerimizle ilgili diğer gerçekler daha örtüktür: Örneğin organlarımızın hepsinin bir maymununkiyle aynı olması, bir köpekle sayısız ortak dürtüye sahip olmamız, bir ayıyla birebir aynı hücre yapısını taşımamız, bir şempanze ile aynı sayıda kıl köküne, aynı beyin yapılarına, aynı temel içgüdülere sahip olmamız gibi sayısız gerçek, ancak ve ancak bu konular üzerine özellikle kafa yoracak olursanız dikkatinizi çekecektir. Aksi takdirde bu konular üzerine kafa yormanız ve bu gerçekleri fark etmeniz pek olası değildir; zaten evrimin bu kadar yalın bir gerçek olup da, bu kadar geniş bir kitle tarafından reddediliyor olmasının arkasındaki ana motivasyon da benzerdir.

Ancak seks, başkadır. Seksi aktif olarak yapmanız gerekir ve o anda hissettikleriniz, davranışlarınız, genel zihinsel durumunuz oldukça hayvanidir. İnsanı hayvandan ayıran detayların neredeyse hepsi kaybolur ve son derece temel arzu, istek ve şehvetlerle davranırız. Seks sırasında sergilediğimiz hayvani ve fiziksel davranışlarımız, insanın ölüm korkusunu ve ilahi adalet ihtiyacını yenmek adına geliştirdiği mitoloji ve sembolizm ile ters düşer.[6] Bu da, seksin üzerinin örtülmesi çabasını doğurmuştur.

Düşünecek olursanız insan, belki bir de hasta ve bitap olduğu hallere ek olarak, seks haricinde hiçbir zaman bu düzeyde hayvani davranışlar sergilemez. Otto Rank gibi psikoanalistlerin de net bir şekilde vurguladığı gibi, sekse olan muhtaçlığımız ve seks sırasındaki hayvaniliğimiz, insanın "ruhani bir canlı" olma arzusu ile taban tabana zıt düşmektedir. En nihayetinde böylesine "yüce", böylesine "ulu", böylesine "güzel", böylesine "özel" bir canlının seks gibi vahşi ve hayvani bir davranış sonucu üretilmesi tuhaf bir çelişki yaratmaktadır. Dehşet Yönetim Teorisi olarak bilinen bu teoriye göre seks, bize zaaflarımızı ve ölümlülüğümüzü hatırlatmaktadır - dolayısıyla da tabulaştırılmaktadır.[6]

Bu, ilk etapta absürt bir ilişkilendirme gibi gelebilir; ancak Güney Florida Üniversitesi'nden Jamie Goldenberg ve ekibinin de birden fazla çalışmayla ortaya koyduğu gibi, gerçekten de kendi ölümü hakkında daha fazla kafa yormaya meyilli olan kişiler (özellikle de nevrotik bireyler), seksin derinin deriye sürtmesi, orgazm, cinsel organların cinsel olarak ellenmesi gibi fiziksel bileşenlerine çok daha az ilgi duymaktadırlar.[7], [8]

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *