3 Aralık Dünya Engelliler Günü… Takvimde sadece bir gün ama sahada işin rengi çok başka. Fizyoterapist Sevinç Çetin, özel Ortadoğu Hastanesi’nde yürüttüğü çalışmalarla hem pediatrik hem nörolojik rehabilitasyon alanında yüzlerce özel gereksinimli bireyin hayatına dokunmuş bir uzman. Mesleğin mutfağından gelen deneyimi, sahadaki aksaklıkları ve umut veren yenilikleri konuştuk.
Çetin, mesleki geçmişini anlatırken gözündeki heyecan saklanmıyor. Eğitimi boyunca nörolojik ve pediatrik rehabilitasyonun hep ilgisini çektiğini belirterek şöyle başlıyor:
“Özel bir tıp merkezinde iki yıl çalıştım. İlk iş deneyimimde çok sayıda özel gereksinimli hastam oldu. Bu alan beni içine çekti; daha fazla öğrenmek, daha fazla katkı sağlamak istedim. Şimdi Özel Ortadoğu Hastanesi’nde hizmet veriyorum.”
“3 Aralık, Empatiyi Hatırlatan Bir Eşik
Pek çok özel günün coşkuyla kutlandığını ama engelli bireylerin çoğu zaman görünmez kılındığını hatırlatan Çetin, bu günün önemini şöyle özetliyor:
“3 Aralık benim için çok anlamlı. Her bireyin eşit haklara sahip olmasını önemsiyorum. İnsanların en azından bir günlüğüne engelli bireylerin yerine kendini koyması bile çok şey değiştirir. Bu gün, toplumun bilinçlenmesi için bir fırsat.”
“Ortopedik engelde fizyoterapi kritik; eklem tutulumları ve kas gerginlikleri hareketi daha da zorlaştırıyor”
Çetin’e göre ortopedik engelli bireylerin fizyoterapiye ihtiyacı, günlük yaşamı doğrudan etkileyen fizyolojik zorluklardan kaynaklanıyor:
“Eklem tutulumları, hareket kısıtlılıkları, kas gerginlikleri… Bunlar hareketi daha zor hâle getiriyor. Aktif ve pasif germe teknikleri, ayakta çalışmalar ve düzenli seanslar yaşam kalitesini çok artırıyor.”
“En Büyük Problem Hâlâ Erişim: Ulaşım Sağlanmadan Sağlık Hizmeti de Eşit Olamaz”
Engelli bireylerin sağlık sistemindeki en büyük bariyerini açıkça ifade ediyor:
“Ulaşım ciddi bir sıkıntı. Bazı kurumlar servis sağlıyor ama yine de eksikler var. Devlet hastanelerinde kapsamlı bir servis sistemi olsa, çok daha fazla kişiye ulaşabiliriz.”
“Pasif Değil Aktif Katılım… Kapsayıcı Bir Sağlık Sistemi Böyle Kurulur”
Çetin, birçok merkezde engelli bireyin pasif bir şekilde çalıştırıldığını belirterek bunun büyük bir eksiklik olduğunu söylüyor:
“En etkili terapi, hastanın aktif katılabildiği terapidir. Birçok kurumda buna yeterince zaman ayrılmıyor. Daha fazla fizyoterapist istihdam edilmesi ve her hasta için birebir ilgi sağlanması gerekiyor.”
Bu yaklaşım, hem terapi verimini hem de kişinin kendi gücüne olan inancını artırıyor.
“Toplum Daha Bilinçli Ama Hâlâ En Çok Şu Soru Soruluyor: ‘Yürüyecek Mi?’
Toplumdaki önyargıların azaldığını ama bilinmezliklerin sürdüğünü belirtiyor:
“Sağlıklı bireyler, engelli danışanlarımla yaptığım seanslarda verimin ne olduğunu çok merak ediyor. Hatta ‘Kesin yürüyecek mi?’ gibi sorular geliyor. Bu, fizyoterapinin sadece yürümeyle ilgili sanılmasından kaynaklanıyor.”
Çetin’e göre fizyoterapi; ağrı yönetiminden bağımsızlık düzeyinin artırılmasına kadar çok daha geniş bir alan.
“Teknoloji Her Gün Yeni Bir Kapı Açıyor; Geleceğin Rehabilitasyonu Umut Veriyor”
Son olarak, rehabilitasyon teknolojilerindeki yeniliklere değiniyor:
“Fizyoterapi sürekli ilerliyor. Teknolojik gelişmeler sağlık sistemine entegre oldukça engelli bireylerin hayatı çok daha kolaylaşıyor. Gelecek, bence çok umut verici.”
Robotik destekli cihazlar, sanal gerçeklik uygulamaları ve evde takip sistemleri bu ilerlemenin önemli birer parçası.
Sevinç Çetin’in anlattıkları, engelli bireylerin karşılaştığı engellerin fiziksel olduğu kadar yapısal olduğunu da bir kez daha gösteriyor. Erişimden farkındalığa, terapi yöntemlerinden toplumsal bakışa kadar uzanan geniş bir yelpazede yapılacak çok iş var.
Ama bir gerçek var ki: Emek veren her uzman, atılan her adım ve fark eden her birey, bu yolculuğu daha kapsayıcı bir geleceğe doğru taşıyor.