Tahtalı Barajı’nın seviyesi yüzde 8’e geriledi, kentte planlı su kesintileri başladı. Prof. Dr. Doğan Yaşar “Tarımda su kalmadı, çok acil önlem şart.” dedi. İzmir’de aylardır beklenen yağışların gerçekleşmemesi, sadece günlük yaşamı değil, ülke tarımını da tehdit eden büyük bir krize dönüştü. Tahtalı Barajı’nda su seviyesi kritik eşiğin altına düşerken, tarımsal sulama başta olmak üzere enerji ve içme suyu ihtiyacı için alarm zilleri çalıyor. Uzmanlara göre İzmir, Türkiye’nin yüzde 60 oranındaki kışlık sebze ihtiyacını karşılıyor ve bu üretimin sekteye uğraması, ülke genelinde büyük etkiler yaratabilir.
Barajlar kurudu, tarım tehlikede
Kent genelinde barajların büyük ölçüde kuruması, özellikle tarımsal üretimde ciddi bir kırılma noktasına işaret ediyor. En büyük su kaynağı olan tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi sadece yüzde 8’e kadar gerilerken, yetkililer su kesintilerinin bu geceden itibaren devreye gireceğini duyurdu. Ancak bilim insanlarına göre asıl tehlike içme suyunda değil, tarımsal sulamada yaşanıyor.
Prof. Dr. Doğan Yaşar, “üç günde bir duş alırsın sorun değil, ama tarım susuz kaldı” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
“Kışlık sebze üretimi çökebilir”
Türkiye bilimler akademisi çevre, biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği çalışma grubu üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’in tarımsal önemini vurgulayarak şunları söyledi:
“İzmir bugün Türkiye’nin yaklaşık yüzde 60 kışlık sebzesini sağlıyor. Bu nedenle suların doğru ve dikkatli kullanılması hayati önemde. Acil tedbirler alınmalı.”
Yaşar, hem kullanma hem de enerji ve sulama barajlarının Batı Anadolu genelinde alarm verdiğini ve İzmir’in su fakirliği açısından Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu da ekledi.
“İzmir, su fakirlerinin de fakiri”
Prof. Yaşar, kentte kişi başına düşen su potansiyelinin sadece 600 metreküp olduğunu belirtti. Bu değer, su fakirliği sınırı olan 1000 metreküpün bile altında. Türkiye ortalaması ise 1340-1400 metreküp civarında.
Yaşar, “çözüm gecikmeden yer altı barajları, göletler ve yeni baraj projeleriyle üretim alanlarının desteklenmesi” diyerek, özellikle çamlı barajı gibi bekleyen projelere dikkat çekti.
"Doğa dengeler, ama hazırlıksız yakalanmamalıyız"
Kurak dönemlerin ardından genellikle yağışlı dönemlerin geldiğini hatırlatan Prof. Yaşar, umut veren bir tablo da çizdi: “2008 çok kurak geçti ama 2009 son 100 yılın en yağışlı yılı oldu. Eylül sonrası bol yağış bekliyorum. Doğa kendini dengeler ama biz hazır olmazsak bedeli ağır olur.”
Yaşar’a göre doğanın döngüsü içinde kuraklık ve yağış birbirini izliyor; ancak bugünün sorunu, bu döngüye hazırlıksız yakalanmak.