Rize
Açık
weather
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize Haber Dünya Erdoğan’dan Dünya Devletlerine Net Çağrı: Filistin Devletini Tanıyın

Erdoğan’dan Dünya Devletlerine Net Çağrı: Filistin Devletini Tanıyın

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaleme aldığı “Adalet ve Refah için Türkiye’nin Diplomatik Vizyonu" başlıklı makalesi, ABD’nin en önemli yayın kuruluşlarından Newsweek’te İngilizce olarak yayımlandı. Erdoğan, tüm devletlere Filistin'in tanınması çağrısında bulundu.

Okunma Süresi: 5 dk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dikkat çeken bir makale daha kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Adalet ve Refah için Türkiye’nin Diplomatik Vizyonu" başlıklı makalesi, ABD’nin en önemli yayın kuruluşlarından Newsweek’te, İngilizce olarak yayımlandı.

Makalede Gazze'de yaşananlara dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dış politikada izlediği yöntemden ve etkinliğinden de bahsetti.

Birleşmiş Milletleri eleştiren ve etkisini kaybetmeye başladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür" anlayışının bir kez daha altını çizdi ve şöyle devam etti: "Türkiye, Adalet ve Barış İlkelerini Dış Politikada Merkeze Almıştır" Dünya uzun bir dönemdir, aralıksız bir şekilde büyüyen belirsizlikler ve sınamalarla yüzleşmektedir. Çatışmalar, kuralsızlıklar, terör saldırıları, salgınlar, iklim felaketleri, derinleşen adaletsizlik ve eşitsizlikler mevcut uluslararası düzen üzerinde büyük baskı oluşturmaktadır.

Buna karşılık Türkiye, adalet, barış ve dayanışma ilkelerini merkeze aldığı dış politika anlayışından ödün vermeden kapsamlı, karmaşık ve can yakıcı krizlerin ortasında kendi güvenliğini ve insanlığın ortak geleceğini de gözeten bir vizyonla hareket etmektedir.

Yıllardır dile getirdiğimiz “Dünya beşten büyüktür” anlayışı temelinde yükselen çağrımız kâin sisteme yöneltilmiş bir eleştirinin ötesinde insanlığın müşterek istikbaline dair ufkun ifadesidir. "BM Güvenlik Konseyi’nin Adaletsiz Yapısı Değişmeli" İkinci Dünya Savaşı sonrası barış ve güvenliği korumak için kurulan Birleşmiş Milletler, bugün karşı karşıya kaldığımız buhranlar ve çatışmalar karşısında ne yazık ki asli fonksiyonunu yerine getirememektedir.

Adalet ve eşitlik iddiasıyla kurulan BM’nin en önemli organı olan Güvenlik Konseyi, bölgesel ve küresel krizlere ilişkin karar alma süreçlerinde sadece beş ülkenin iradesi ve çıkarlarına mahkûm edilmiştir. Çağımızdaki çözümsüzlüklerin başlıca sebepleri arasında yer alan bu adaletsiz yapının bir an evvel reforma tabi tutulması, BM’nin kuruluş felsefesine uygun şekilde etkin çok taraflılığın işleyen bir merkezi hâline getirilmesi ve küresel sorunlara adil çözümler üretebilmemiz için acil bir ihtiyaç teşkil etmektedir. "Türkiye Sorumluluk Üstlenmekten Hiçbir Zaman Kaçınmamıştır" BM’nin etkinlik kaybının sebep olduğu boşluk ve çok katmanlı jeopolitik sınamalara rağmen Türkiye, dış politikasının merkezine diyalog ve ara buluculuk diplomasisini yerleştirmektedir.

Yakın zamanda icra ettiğimiz Karadeniz Tahıl Girişimi bu yaklaşımımızın hem bölgesel hem de küresel güvenliğe ve istikrara somut katkılar sunduğunun en açık örneğidir.

Kafkasya’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir bölgede Türkiye, çatışmaları adil bir diplomatik çözümle sona erdirmek ve sürdürülebilir adil bir barışın kapılarını aralamak için sorumluluk üstlenmekten hiçbir zaman kaçınmamıştır.

Türkiye’nin diplomasi vizyonu yalnızca krizlerin çözümünde değil insani boyutlarda da kendini göstermektedir.

Türkiye’nin dünyanın en çok insani yardım sağlayan ülkelerinden biri olması, köklü tarihimizin ve değerlerimizin bizlere yüklediği bir sorumluluğun tezahürüdür.

Bu temelde Türkiye, küresel dayanışmayı tahkim eden öncü ülke rolünü kararlılıkla devam ettirecektir. "Çağrımız Net: Filistin Devleti'ni Tanıyın" Gazze’de İsrail’in süregelen işgali ve mezalimi, insanlık vicdanının en büyük sınavlarından biridir.

Uluslararası sistemin aktörleri başta olmak üzere tüm insanlık için bu sınav utançla sonuçlanmaktadır. Çocuklar ve kadınlar hayatını kaybetmekte, milyonlar temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılmaktadır.

Türkiye ateşkesin sağlanması, insani yardımların kesintisiz ulaşması ve iki devletli çözümün yeniden canlandırılması için çabalarını hiç durmadan sürdürmektedir.

Gazze’ye gönderdiğimiz 100 bin tonu aşan yardımlar, İsrail’in insanlık dışı ambargosu altında açlıkla boğuşan kardeşlerimizin yaralarını sarmak için attığımız adımlardan sadece biridir.

Her gün onlarca masum Filistinlinin ya açlıktan ya ilaçsızlıktan ya da İsrail’in işgal güçlerinin kurşun ve bombalarından hayatını kaybettiği bir vahşet tablosunda, uluslararası toplumun daha kararlı ve samimi bir duruş sergilemesi gerektiğine inanıyoruz.

Israrla ve cesaretle dile getirdiğimiz hakikat bir kez daha ortadadır: Adil bir barış, Filistin halkının 1967 sınırları temelinde, bağımsız, toprak bütünlüğüne sahip ve başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete kavuşmasıyla mümkündür.

Bu, Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrar için bir zorunluluktur.

Dünya devletlerine çağrımız nettir: “Filistin Devleti’ni tanıyın.” Nitekim Filistin’in tanınması işgale, ablukaya ve zulme karşı verilebilecek en güçlü cevaptır.

Geçtiğimiz günlerde bu yönde karar alacağını açıklayan ülkeleri tebrik ediyor; kararlarında tutarlı olmalarını ve verdikleri taahhütleri somut adımlara dönüştürmelerini bekliyoruz. "Suriye’nin Toprak Bütünlüğüne ve Siyasi Birliğine Saygı" Bölgesel istikrar açısından bir diğer önemli ülke Suriye’dir.

Suriye’de 2011’den bu yana süregelen çatışmalar yüz binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, milyonlarca insanı yerinden etmiş ve büyük tahribatlara yol açmıştır.

Bugün tüm Orta Doğu coğrafyasının istikrarı için Suriye’nin yeniden inşası ve ihyası kaçınılmazdır.

Suriye’nin geleceğine dair atılacak her adımda öncelikle Suriyelilerin menfaati gözetilmelidir.

Ayrıca bilinmelidir ki Suriye’de kalıcı istikrar ve barış, herhangi bir aidiyete veya gruba imtiyaz tanımadan tüm Suriye halkının müşterek iradesinin dikkate alınmasıyla mümkün olacaktır.

Her ortamda vurguladığımız gibi “Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı” ilkesini savunmayı sürdüreceğiz.

Türkiye, Suriye halkının iradesini dışlayan, ayrılıkçı emellere ve terör örgütlerine alan açan her türlü girişime karşı çıkmaktadır.

Suriye’de son on dört yıldır yapılan hataları tamir etmenin tek yolu istikrarlı bir devlet ve toplum düzenin kurulmasına, iş birlikçi güvenlik anlayışı temelinde destek vermektir. "Türkiye İnsanlığın Onurlu ve Adil Bir İstikbal Yürüyüşüne Öncülük Edecek" Yaşadığımız acı tecrübeler ışığında biliyoruz ki hakikatin, hakkaniyetin ve dayanışmanın hâkim olduğu bir gelecek ancak ortak irademizle inşa edilebilir.

Türkiye bu sorumluluğun bilinciyle insanlığın onurlu ve adil bir istikbal yürüyüşüne öncülük etmeye devam edecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *