CHP, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayalini kurduğu "çılgın proje" Kanal İstanbul’a ilişkin yeni itirazlar getiriyor. CHP İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, projenin inşaat sürecinin başlamış olmasını hukuka ve şeffaflık ilkesine aykırı buluyor. Yanıkömeroğlu, bu nedenle Meclis araştırması talep etti ve teklifini TBMM Başkanlığına sundu. Gerekçelerinde, projenin Marmara Denizi ile Karadeniz’i bağlayan 45 kilometrelik yapay bir su yolu olduğunu belirterek, çevresel ve sosyoekonomik etkilerinin ciddi şekilde incelenmesi gerektiğini ifade etti.
Kanal İstanbul Projesinin Çevresel Etkileri
Yanıkömeroğlu, Kanal İstanbul’un inşası ile birlikte ortaya çıkabilecek çevresel sorunlara dikkat çekti. Projenin, Sazlıdere Barajı ve Terkos Havzası’ndan beslenen İstanbul’un içme suyu ihtiyacının yüzde 30’unu karşılayan kaynakları tehdit edeceğini söyledi. Kanalın inşası ile bu kaynakların tuzlanma riski taşıdığına işaret eden Yanıkömeroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı raporlarla toprak dengesi ve yeraltı su seviyelerinin bozulacağına dair uyarılarının bulunduğunu aktardı. Ayrıca, projenin Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakın bir alanda yer aldığını belirterek, depremselliğin bölgede yarattığı riskleri de gündeme getirdi.
Toprak Kaymaları ve Deprem Tehditleri
Uzmanların, Kanal İstanbul kazısı sırasında oluşabilecek zemin dengesizliğine dair uyarıları var. Yanıkömeroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Kandilli Rasathanesi uzmanlarının, bu yapılaşmanın toprak kaymalarına neden olabileceği ve deprem sonrası tsunami riskinin artabileceği konusundaki endişelerini paylaştı. Ayrıca, proje çevresinde 200 milyon metrekarelik tarım ve orman alanının yok olacağı, bu durumun İstanbul’un ekosistemini olumsuz etkileyeceği ifade edildi. Yanıkömeroğlu, bu tür çevresel kayıpların sosyal yaşamda da ciddi dönüşümlere yol açacağına dikkat çekti.
İstanbul'un Altyapı Sorunları ve Yeni Yerleşim Alanları
Kanal İstanbul projesi ile birlikte, yeni yerleşim alanları oluşturulması planlanıyor. Ancak bu durum, İstanbul’un nüfus yoğunluğunu artırarak trafik ve kamu hizmetleri üzerinde ek bir baskı yaratacaktır. Yanıkömeroğlu, yapılaşmanın mevcut köylerin yerinden edilmesine yol açabileceği ve kentsel rantın hız kazanacağına dair endişelerini dile getirdi. Çevre düzeni ve imar planları hakkında açılan davaların hala devam ettiğini hatırlatan Yanıkömeroğlu, TOKİ’nin bölgedeki parseller için hızlıca ihaleye çıkmasını hukuki süreçlerin tamamlanmadan gerçekleştirilmesi açısından eleştirdi.
Şeffaflık ve Kamu Yararı
Yanıkömeroğlu, Kanal İstanbul sürecinin açıklıkla ve bilimsel temellere dayandırılarak tartışılması gerektiğini savundu. Projenin olası zararları ve alternatif çözümlerinin araştırılması, demokratik denetim açısından önemli. Bu projenin yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin geleceği üzerinde de belirleyici olabileceğini vurguladı. Anayasa’nın 98’inci maddesi ile TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması gerektiğini belirterek, bu konuda kamu kaynaklarının kullanımı ve etkileri konusunda bir değerlendirme yapılmasının hukuk açısından gerekliliğine dikkat çekti.