Lübnan, uzun süren bir siyasi ve güvenlik krizinin ardından, Suriye ile olan ilişkilerinde yeni bir döneme girdi. Ortadoğu'nun bu en kırılgan ülkesi, geçtiğimiz yüzyıl boyunca bağımsızlık arayışında büyük zorluklar yaşadı. 1920 yılında "Büyük Lübnan"ın ilanıyla birlikte, özellikle iç savaş yıllarında Suriye'nin müdahaleleriyle sıkıntılı süreçler geçirdi. Suriye askerlerinin 2005 yılına kadar Lübnan'da kalması ve sonrasında Hizbullah aracılığıyla etkinliğini sürdürmesi, bu ilişkilerin karmaşık doğasını gözler önüne seriyor. Ancak Aralık 2024'te Beşşar Esed rejiminin sona ermesiyle birlikte, bu ilişkilerde önemli bir değişim yaşandı.
Yeni Dönem: Suriye'nin Yönetim Değişikliği
Yeni yönetim, Lübnan'ın bağımsızlığına saygı göstereceğini duyurdu; bu, iki ülke arasındaki ilişkilerdeki gerginliğin azalması adına umut verici bir gelişme. Ayrıca, Baas Partisi'nin feshedilmesi, Suriye'nin iç politikasında önemli bir değişim anlamına geliyor. Sınırdaki yasa dışı ticaret yollarının kapatılması ise, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin düzenlenmesine yönelik atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, gelişmelerin Lübnan'da da olumlu karşılık bulması dikkat çekiyor. Ülkede, devletin tek silahlı güç olarak varlığını sürdüreceği yönündeki mesajlar, devlet otoritesinin yeniden tesisini amaçlıyor.
General Joseph Avn ve Yeni Hükümet Kararları
Ocak ayında General Joseph Avn'ın cumhurbaşkanı seçilmesi, Lübnan'ın iç dinamiklerinde önemli bir değişim yarattı. Avn’ın liderliğindeki yeni yönetim, silahların kontrol altına alınması için harekete geçerek orduya tüm yasadışı silahların toplanması yönünde karar aldı. Bu, ülkenin güvenlik yapısını güçlendirmeyi hedefleyen ciddi bir girişim. Ağustos 2025’te alınan bu karar, Lübnan'da devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesi ve yasaların üstünlüğünün sağlanması adına kritik önem taşıyor. Ancak bu sürecin ne kadar etkili olacağı, birçok dış faktörle de bağlantılı olarak değerlendiriliyor.
Bölgesel Dinamiklerde Değişim Arayışı
Suudi Arabistan'ın Cidde'de düzenlediği görüşmelerle Lübnan-Suriye normalleşmesine yönelik attığı adımlar da dikkate değer. Suudi yetkililer, bölgede kalıcı barış ve güvenlik sağlanması amacıyla finansal destek ve güvenlik işbirliği vaadinde bulundular. Ancak bu olumlu gelişmelere rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi önündeki engeller büyük. Yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli mülteci sorunu ve kayıp kişilerin durumu gibi insani meseleler, çözüm yollarının önünde ciddi birer sınav olarak duruyor.
Geleceğe Yön Verecek Temel Sınavlar
Analistlere göre, Lübnan ve Suriye arasındaki bu yeni kavşak, sadece bu iki ülkeyi değil, aynı zamanda bölgedeki genel güvenlik yapısını da etkileyebilir. Suriye'deki yeni yönetimin atacağı adımlar ve Lübnan ordusunun güçlenmesi, daha geniş bir perspektifte güvenlik mimarisinin şekillenmesinde oldukça etkili olacak. Bu durum, gelecekte Lübnan ve Suriye’nin yanı sıra, bölgesel istikrarın sağlanmasında da belirleyici bir rol oynaması açısından kritik bir öneme sahip. Dolayısıyla, yakın gelecekte yaşanacak olaylar, sadece bu iki ülkenin kaderini değil, Ortadoğu'nun genelinde dengeleri de belirleyecek niteliğe sahip.