MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik askeri müdahale seçeneğini gündeme getirmesi, Türkiye'deki çözüm süreci tartışmalarını yeniden alevlendirmiş durumda. Bahçeli'nin bu açıklamaları, özellikle Türkiye'nin Kürt sorununun çözümüne yönelik mevcut sürecin ne denli kırılgan olduğunu sorgulatıyor. DEM Parti yetkilileri, mevcut durumun sıkıntılı olduğunu vurgulayarak, süreçteki pürüzlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Bahçeli'nin Açıklamaları ve Sürece Etkisi
Bahçeli'nin, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna katılmaması durumunda Türkiye'nin askeri operasyona girişebileceği konusundaki sözleri hür irade ile çözüm sürecine yönelik kaygıları artırdı. Bu tür açıklamalar, sürecin güvenilirliğine dair belirsizlikleri çoğaltırken, Bahçeli’nin tutumu, Türkiye’nin güvenlik politikaları ile Suriye’deki siyasi gelişmeler arasında nasıl bir ilişki kuracağını da sorgulattı. DEM Parti kurmayları, çözüm sürecinde önemli sıkıntıların bulunduğunu belirterek, bunun üstesinden gelinmesinin yalnızca diyalog yoluyla mümkün olabileceğine dikkat çekti.
Öcalan'ın Kırmızı Çizgisi ve Suriye Politikası
Imralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Abdullah Öcalan’ın, "Suriye ve Rojava kırmızı çizgimdir" ifadesine dikkat çekerek, bu durumun demokratik bir Suriye inşası açısından önemine vurgu yaptı. DEM Parti yetkilileri, Öcalan’ın tutumunun, siyasi çözüm arayışlarının ve Suriye’nin geleceği üzerinde belirleyici olabileceğini vurguladı. Eğer Suriye yönetimi demokratik bir çerçeve oluşturmazsa, Öcalan’ın bu duruma daha fazla esneklik göstermeyeceği ifade edildi. Bu noktada, sürecin gelişimi açısından Öcalan’ın söylemleri ve duruşu, tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Olası Operasyonun Türkiye'deki Sürece Etkisi
DEM Parti yetkilileri, Suriye'de olası bir askeri operasyonun Türkiye'deki çözüm sürecine ciddi zararlar verebileceğini öne sürüyor. Eğer bu tür bir operasyon gerçekleşirse, Türkiye’deki barış sürecinin tamamen sona erebileceği belirtiliyor. Ayrıca operasyon ihtimalinin dillendirilmesi bile sürecin güvenilirliğini zedelerken, toplumda bir güvensizlik ortamı doğurabilir. Kurmaylar, mevcut süreçteki belirsizliklerin ve pürüzlerin gözetilmesinin elzem olduğunu savunuyor ve askeri müdahale ihtimallerinin toplum üzerinde olumsuz etkilere yol açacağını ifade ediyor.
Toplumda Güven ve Algı Sorunu
Şu an için sürecin hassas bir durum arz ettiğinin altını çizen DEM Parti yetkilileri, toplumun ikna edilmediğini ve bunun da askeri operasyon gibi söylemlerin güveni azaltabileceğini belirtti. "Bu tür açıklamalar, sürecin inancını sorgulatabilir," diyen yetkililer, mevcut süreçte zayıflama olasılığının da bulunduğu uyarısını yapıyor. Siyasetteki güven ortamının, halkın desteklemesi ile doğrudan ilişkilendirildiği düşünülüyor. Bu yüzden herhangi bir askeri girişimin sürece dair halktaki algıyı da olumsuz yönde etkileyebileceği kaygıları söz konusu.
Suriye'nin 2015'ten Farklı Konjonktürü
DEM Parti yetkililerine göre, 2015 yılında Suriye’de mevcut olan durum ile günümüz koşulları birbirinden oldukça farklı. Kürtlerin konumu ve siyasi faaliyetleri artık eski alışkanlıkların dışına çıkmış durumda. "Kürtler artık hiçbir şey kazanmasın" düşüncesinin geçerliliği sorgulanıyor. Bahçeli'nin tüm bu süreçler içerisinde yaptığı açıklamalar, Suriye’nin yeniden yapılandırılması konusundaki Türkiye'nin tutumunu güçlendirir bir adım olarak değerlendirildi. Ancak bu durumun sürecin kırılganlığı ve diğer gelişmeler üzerindeki olası etkilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanıyor.
ABD ve PYD Açıklamalarına Karşı Duruş
DEM Parti yetkilileri, ABD Suriye Özel Temsilcisi Tom Barack’ın federasyon benzeri bir yapı önerisi ile PYD’nin bağımsızlık taleplerinin hatırlatılması, Bahçeli'nin dillendirdiği söylemlerle doğrudan ilişkilendirilebileceği düşünülüyor. Kurmaylar, bu tür duruşların, Türkiye'nin Suriye politikasını güçlendirme çabaları olarak görülmesinin yanı sıra, mevcut çözüm süreci açısından da risk taşıdığını öne sürdü. "Siyasi mesajların anlamı büyük, ancak Suriye’de barış arayışında iken askeri çatışma ihtimallerini artırmamalıyız," şeklinde bir değerlendirme yapıldı.
