Rize
Az bulutlu
weather
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize Haber Yerel Haberler CHP'nin Yozlaşma Eleştirisi: Terörsüz Gelecek İçin Siyasi Hesaplar Zararlı mı?

CHP'nin Yozlaşma Eleştirisi: Terörsüz Gelecek İçin Siyasi Hesaplar Zararlı mı?

Prof. Dr. Zakir Avşar, CHP'nin yolsuzluk ve yozlaşma sorunlarıyla başa çıkmakta zayıf kaldığını eleştiriyor. Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesi için siyasi aktörlerin şartsız destek vermesi gerektiğini vurguluyor; aksi takdirde toplumsal mutabakat zarar görecektir.

Okunma Süresi: 2 dk

Prof. Dr. Zakir Avşar, ""Kişiye ipotekli siyaset" başlıklı yazısında, özetle şunları söyledi:

"

Diyoruz ki, CHP rotasını şaşırmış vaziyette. Yolsuzluk ve yozlaşmayı partinin sırtındaki bir yük olarak görüp atması gerekiyor. Bunun için de arınmalı, yolsuzluk ve yozlaşmaya bulaşanlarla yollarını ayırmalı, bunu kamuoyu ile paylaşmalı. Yolsuzluk ve yozlaşmaya sıfır toleransı tercih etmeli…

Peki ne oluyor? Elbette bunların hiç birisi olmuyor. CHP, ne yazık ki birtakım kişilerin içine düştüğü yolsuzluk ve yozlaşma batağında çırpınıyor, çırpındıkça batıyor. Daha kötü görünümler alıyor…

Şimdi de Terörsüz Türkiye Komisyonunda yer almak ve bu ortak gelecek tasavvuruna destek vermek için şartlarını ileri sürmüş… Yolsuzluk ve yozlaşma iddiaları dolayısıyla görevden uzaklaştırılan ve bağımsız yargı tarafından tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun “tutuksuz yargılanması”nı aksi takdirde katkı vermeyeceğini söylemiş…

Devletin PKK’nın feshini temin edip, silah bıraktırırken bile kurmadığı masayı kurdurmak, vermediği tavizleri verdirmek, kabul etmediği hiçbir kayıt ve şartı kabul ettirmek için yani konuyu ülkenin, milletin, coğrafyanın geleceği, kaderi olmaktan çıkarmak ve “al-ver”e çevirmek için elinden geleni yapmış…

Türkiye, terörsüz bir gelecek hayalini artık bir ütopya olmaktan çıkarıp, somut bir milli devlet politikası haline getirmiştir.

Terörün yarattığı korku ikliminden sıyrılıp huzura yürüyen bir ülke inşa etmek, yalnızca bir hükümetin değil, ortak aklın, toplumsal vicdanın ve tüm siyasi aktörlerin sorumluluğudur.

Ancak son günlerde kamuoyuna yansıyan “şartlı destek” beyanları, bu hedefin ciddiyetini gölgeleyen bir siyasi tutum sorununu tartışmayı zorunlu kılıyor.

Türkiye’nin terörle mücadelesine şartsız destek vermek, aslında bir tercihin ötesinde geleceğe dair ilkesel bir duruştur. İnsanların çocuklarını rahatça parka gönderebilmesi, şehirlerin sokaklarında endişesiz yürüyebilmesi, dağlarında huzurun, şehirlerinde refahın hâkim olması için ortaya konan bir yaklaşıma, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin destek vermesi beklenir. Ancak bu beklenti, kişisel ya da siyasi hesapların malzemesi haline geldiğinde, toplumsal mutabakatın ruhu zedelenir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *