Bilim dünyası ve arıcılık sektörü TA değeri ile yeni bir dönem yaşıyor
Türkiye'de ilk kez Mersin'in Toroslar bölgesindeki Eğriçayır Yaylası'nda yapılan bilimsel çalışmalarla tespit edilen Total Anti-Mikrobiyal Aktivite (TA) değeri, balın şifa gücünü bilimsel verilerle ortaya koyuyor. Mersin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Mahir Turhan ile uluslararası ödüllü arıcı Celal Çay’ın ortak çalışması sonucu Türkiye balcılığı önemli bir kilometre taşı daha geride bıraktı.
Eğriçayır Yaylası’ndan çıkan bu özel bal, sahip olduğu TA değeriyle sadece Türkiye’de değil, dünya çapında sağlık odaklı tüketicilerin de dikkatini çekiyor. Avustralya ve Yeni Zelanda'da üretilen, TA özelliğiyle tanınan Manuka balına eşdeğer TA değeri taşıyan Eğriçayır balı, artık raflarda "şifanın kodu" olarak anılıyor.
Bilimsel tespit: TA değeri ortalaması 20'nin üstünde
Prof. Dr. Mahir Turhan, Eğriçayır Yaylası'nda yürütülen analizlerde literatürde daha önce görülmemiş düzeyde yüksek TA değerlerine ulaştıklarını belirtti. "Bazı örneklerde TA değeri 46 gibi oldukça yüksek seviyelere çıktı. Ortalama değer ise 20'nin üzerinde. Bu da uluslararası ölçekte çok ciddi bir değer anlamına geliyor," diyen Turhan, bu seviyelerin Manuka balı gibi dünyaca tanınmış şifa ballarıyla eşdeğer olduğunu vurguladı.
Turhan, TA değeri sayesinde bu balların mikrobiyal aktiviteye karşı yüksek dirence sahip olduğunu ve tıbbi amaçlarla bile tercih edilebileceğini ifade etti.
“TA tespiti Türkiye’de ilk kez Mersin’den çıktı”
Uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi temsil ederek “dünyanın en iyi balı” ödülünü kazanan arıcı Celal Çay, Eğriçayır Yaylası’nda üretimle birlikte bilimsel tespit sürecini de yürüttüklerini belirtti. Çay, “Mersin Üniversitesi ile yaptığımız analizler sonucu TA değeri tescillenmiş ilk Türk balı bizim ürünümüz oldu. Etiketlerimize de bu bilgiyi ekliyoruz. Türkiye’de TA değeri tescilli bal ilk kez bizim tarafımızdan üretildi,” ifadelerini kullandı.
TA tespitiyle birlikte Türkiye'de arıcılığın sadece üretim değil, aynı zamanda bilimsel yönünün de ön plana çıkmaya başladığını söyleyen Çay, bu uygulamanın diğer illerde de yaygınlaşmasını beklediğini dile getirdi.
“Doğadan kavanoza: Her aşaması denetimli, her kaşığı şifa”
Celal Çay, bal üretim sürecinde hijyen ve kalite kontrolüne de büyük önem verdiklerini belirtti. “Arılarımızla birlikte sıfır rakımdan yaylaya çıkıyor, orada doğal floradan beslenerek bal üretiyoruz. Topladığımız ballar kendi tesisimizde Türk Gıda Kodeksi’ne uygun şekilde el değmeden kavanozlanıyor. EPS sistemine göre paketleniyor ve hem Tarım Bakanlığı hem de organik tarım sertifikasyonu kapsamında düzenli denetleniyor,” dedi.
Yaylada başlayan ve sofralara kadar uzanan bu şeffaf üretim zinciri sayesinde, Mersin balı hem iç piyasada hem de yurt dışında talep görüyor.