Mevzu Rize Genel Sırrı Süreyya Önder’in Dini İnancı ve Mezhebi, Alevi mi, Sünni mi? İşte Merak Edilen Gerçekler

Sırrı Süreyya Önder’in Dini İnancı ve Mezhebi, Alevi mi, Sünni mi? İşte Merak Edilen Gerçekler

Siyasetteki duruşu, sanata olan katkıları ve sivri diliyle tanınan Sırrı Süreyya Önder, hem düşünce yapısı hem de yaşam öyküsüyle sıkça mercek altına alınan bir isim. Özellikle ölümünün ardından kamuoyunda en çok merak edilen konulardan biri de, “Sırrı Süreyya Önder Alevi mi, Sünni mi, hangi mezhebe mensup?” sorusu oldu. Sanatçı kimliği kadar politik geçmişiyle de tanınan Önder’in dini inancı ve kültürel kimliği, zaman zaman açıklamalarıyla gündeme gelmişti. İşte Sırrı Süreyya Önder’in kökeni ve inancıyla ilgili bilinmeyenler…

Okunma Süresi: 3 dk

Siyasetteki duruşu, sanata olan katkıları ve sivri diliyle tanınan Sırrı Süreyya Önder, hem düşünce yapısı hem de yaşam öyküsüyle sıkça mercek altına alınan bir isim. Özellikle ölümünün ardından kamuoyunda en çok merak edilen konulardan biri de, “Sırrı Süreyya Önder Alevi mi, Sünni mi, hangi mezhebe mensup?” sorusu oldu. Sanatçı kimliği kadar politik geçmişiyle de tanınan Önder’in dini inancı ve kültürel kimliği, zaman zaman açıklamalarıyla gündeme gelmişti. İşte Sırrı Süreyya Önder’in kökeni ve inancıyla ilgili bilinmeyenler…

Alevi mi, Sünni mi? Mezhebiyle İlgili Ne Dedi?

Sırrı Süreyya Önder’in dini inancıyla ilgili bugüne kadar verdiği bazı röportajlarda dikkat çeken açıklamaları yer alıyor. Özellikle katıldığı bir televizyon programında, ailesinin inanç yapısıyla ilgili şu cümleleri kurmuştu:

“Babam sosyalistti, annem ise Nurcu’ydu. Bu sayede İslam’ı yakından tanıma fırsatı buldum.”

Bu açıklama, onun İslam inancı içerisinde farklı anlayışlarla büyüdüğünü ve bu inanç çeşitliliğini kişisel gelişiminde bir zenginlik olarak değerlendirdiğini gösteriyor. Önder’in mezhep olarak Sünni gelenekten geldiği, özellikle Nurcu bir ailede yetişmiş olmasından dolayı güçlü bir şekilde tahmin ediliyor. Ancak kendisi, mezhep ayrımı üzerinden tanımlanmayı reddetmiş, daha çok evrensel insani değerlere ve vicdani duruşlara önem verdiğini her fırsatta vurgulamıştı.

Dini Yorumları: Politikadan Bağımsız, Bireysel İnanç Vurgusu

Sırrı Süreyya Önder, din ile ilişkisini bireysel düzlemde yaşamayı tercih eden bir isim olarak biliniyordu. Kamuoyunda ne dini kimliği üzerinden siyaset yaptı ne de inanç temelli ayrımları destekleyen söylemlerde bulundu. Röportajlarında dini inançların kişisel bir tercih olduğunu, özellikle çocukluk döneminde dini pratiklerle iç içe büyümenin kendisini şekillendirdiğini ifade etmişti.

Sırrı Süreyya Önder için inanç, bir kimlik değil; bir yaşam felsefesi ve vicdanî dengeydi. Kendisini bir “Müslüman” olarak tanımlasa da bu tanımı dogmatik kalıplara sığdırmadan, daha çok etik ve ahlaki değerlere dayandırdığı görülüyordu.

Kökeni Nereden Geliyor? Türkmen Mirası

1962 yılında Adıyaman’da doğan Önder, köken olarak Türkmen bir aileye mensuptur. Bu bilgi, onun kültürel kimliğinin Anadolu’nun derinliklerinden beslendiğini gösteriyor. Babası Ziya Önder, bölgede hem berberlik hem de arzuhalcilik yaparken aynı zamanda siyasi duruşuyla da dikkat çeken bir isimdi. Türkiye İşçi Partisi’nin Adıyaman kurucularından olan baba Ziya Önder’in sosyalist görüşleri, küçük yaşta babasını kaybeden Sırrı Süreyya’nın dünya görüşünü şekillendiren önemli bir etkendi.

Bu ortamda yetişen Önder, hem İslamî gelenekleri hem de sosyalist fikirleri içselleştirerek kendine has bir yaşam tarzı ve düşünce sistemi geliştirdi. Siyasi çizgisinde hem özgürlükçü hem de toplumsal eşitlikçi söylemler hâkimdi.

Dinle İlişkisi: Eleştirel Ama Saygılı Bir Yaklaşım

Önder, dinin toplum üzerindeki etkilerini sorgularken, inananlara yönelik hiçbir zaman aşağılayıcı ya da küçümseyici bir dil kullanmadı. Aksine, dini değerlerin insani yönünü savundu. Siyasi söylemlerinde de, “inandığı gibi yaşayan” bireylerin yanında olduğunu sık sık belirtti. Bu da onun, inanca karşı değil; inancın çıkar aracı olarak kullanılmasına karşı durduğunu gösteriyor.

Sırrı Süreyya Önder, kendisini ne yalnızca bir mezhep mensubu ne de yalnızca bir ideolojik tanımlamayla ifade etti. O, hem İslamî gelenekle yetişmiş hem de sosyal adalet duygusunu merkeze alarak toplumsal meselelere yaklaşmış bir isimdi. Müslüman kimliğini açıkça ifade eden Önder’in, mezhebi üzerine net bir beyanı olmasa da Sünni gelenekten geldiği genel kabul görmektedir. Ancak onun asıl önceliği, vicdanlı bir insan olmak ve toplumsal adaleti savunmaktı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *